Asgari Ücret: Çalışan Ne Diyor, Kim Kazanıyor?
Yeni bir asgari ücret düzenlemesi daha açıklandı. 2024 yılı itibarıyla asgari ücret 22.000 TL olarak belirlendi. Peki, bu karar çalışanların cebine ne kadar fayda sağlayacak, ya da daha önemlisi, gerçekten bir fayda sağlayacak mı? Bu soruların cevabını ararken bir yandan da işverenlerin, hükümetin ve sendikaların bu süreçteki rollerine odaklanmak gerekiyor.
Enflasyon ve Asgari Ücret İkilemi
Asgari ücrette %30 oranında bir artış yapıldı ve bu rakamın çalışanları enflasyona karşı koruyacağı ifade edildi. Ancak tabloya daha geniş perspektiften baktığımızda durumun pek de öyle olmadığını görüyoruz. Bugün asgari ücretin dolar bazında 526 dolar seviyelerinde olduğunu öğreniyoruz. Bu, geçen yılın 533 dolarına göre daha düşük bir değer. Asgari ücretli, rakamlarda bir artış görse de cebindeki satın alma gücü yerinde sayıyor, hatta geriliyor.
Sendikaların Rolü ve Tepkisi
Türk-İş, Hak-İş ve DİSK gibi sendikalar, asgari ücret tespit komisyonunun çalışma biçiminden memnun değil. Türk-İş’in son çıkışı, “Eğer adil bir düzenleme yapılmazsa bir daha toplantılara katılmayacağız” şeklindeydi. Bu haklı bir eleştiri; çünkü masada alınan kararlar, çalışan lehine bir sonuç yaratmıyor. Yıllardır aynı kısır döngü devam ediyor: İşveren baskısı ve hükümetin denge arayışı arasında çalışan kesim sıkışıp kalıyor.
Kim Kazandı?
Bu süreçte en fazla kazananlar kim oldu? Büyük ölçüde yabancı yatırımcılar ve büyük sermaye sahipleri. Yabancı yatırım bankalarının baskıları sonucu %30’un üzerinde bir artış yapılmadı. Faiz indirimi gibi kararlarla da sermaye piyasalarında hızlı kazançlar sağlandı. Ancak bu kararların faturası, sabit gelirli kesimlere, yani asgari ücretli çalışanlara çıktı.
Asgari Ücretliler İçin Gelecek
Artış oranları ne kadar “rekor” olarak lanse edilse de, çalışanların cebine giren paranın gerçek değeri tartışmalı. Bugün market raflarına baktığımızda fiyatlar artıyor, yeni vergiler ve harçlar devreye giriyor, yani her şey zamlanıyor. Asgari ücretle geçinen milyonlarca insanın yükü her geçen gün ağırlaşıyor. Üstelik bu sadece bir ekonomik mesele değil, aynı zamanda sosyal bir mesele. Geçim sıkıntısı, toplumsal huzursuzlukları beraberinde getirebilir.
Çözüm Nerede?
Asgari ücret tespit komisyonunun yapısında köklü değişiklikler yapılması gerektiği artık kaçınılmaz bir gerçek. Ayrıca, işçi sendikalarının daha güçlü bir dayanışma içinde olması ve masada gerçek bir temsil sağlaması gerekiyor. Bu durum, yalnızca bir siyasi mesele değil, bir geçim mücadelesi.
Çalışanların, sabit gelirli kesimlerin sesi duyulmadıkça, alınan kararlar yalnızca günü kurtarmaktan öteye geçmeyecek. Daha adil bir düzenleme ve sürdürülebilir bir sistem için hem hükümetin hem de işverenlerin sorumluluk alması şart. Ancak bu şekilde, gerçek anlamda bir çözüm sağlayabiliriz.