Mayıs 2025’te Avrupa Birliği (AB) ile ABD, Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımları kaldırma yönünde eş zamanlı kararlar alarak, on yılı aşkın süredir uygulanan kısıtlamalar zincirini sonlandırdı. Bu adım, bölgesel denkleri yeniden kurma amacı taşısa da sürecin arka planında hem jeopolitik hesaplaşmalar hem de diplomatik girişimler bulunuyor.
2011’den 2025’e Uzanan Yol
-
Mayıs 2011: Suriye’deki iç savaşın patlak vermesini izleyen ilk günlerde AB, Esed rejimiyle bağı olduğu gerekçesiyle birçok üst düzey yetkiliye seyahat yasakları ve mal varlığı dondurma tedbirleri uygulamaya başladı. Bu yaptırımlar; Beşşar Esed’den bakanlara, rejim çevresindeki kritik aktörlere kadar genişletildi.
-
2012–2019 Dönemi: AB, ham petrol ve petrol ürünleri ithalatı ile çift kullanımlı askeri ve sivil ekipman ihracatını kısıtlayarak, Suriye ekonomisinin kilit sektörlerine doğrudan vurgu yaptı. Finans, enerji ve ulaşım gibi stratejik alanlardaki altyapı projelerinin finansmanı da ambargo kapsamındaydı.
-
24 Şubat 2024: İlk önemli kırılma, bankacılık, enerji ve ulaşım sektörlerine yönelik yaptırımların “askıya alınması” kararıyla geldi. AB yetkilileri, bu adımı geri döndürülebilir olarak tanımlayarak, Suriye’deki gelişmeleri yakından takip etme taahhüdünde bulundu.
-
Mayıs 2025: Hem AB hem de ABD, fiili yaptırımları tamamen kaldırarak Suriye ile normalleşme yolunu açtı.
Kararın Detayları ve Gerekçeleri
-
AB Tarafı: Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Brüksel’deki Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrası, “Suriye halkının yeni, kapsayıcı ve barışçıl bir Suriye inşa etmesine yardımcı olmak istiyoruz” ifadesini kullanarak yaptırımların kaldırılma gerekçesini açıkladı.
-
ABD Tarafı: Washington yönetimi de benzer gerekçelerle, Suriye’deki insani durumun iyileştirilmesi ve bölgesel kalıcılık hedefiyle yaptırımların sona erdirildiğini duyurdu.
Türkiye’nin Değerlendirmesi
-
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: “AB ve ABD tarafından alınan bu kararlar son derece olumlu adımlardır. Türkiye olarak Suriye halkının istikrarını ve refahını desteklemeye devam edeceğiz.”
-
Ticaret Bakanı Ömer Bolat: “Cumhurbaşkanımızın ABD ve AB liderleri nezdindeki diplomatik çabaları sayesinde yaptırımların kaldırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bundan böyle, Suriye ile hem ikili ticaret hem uluslararası kuruluşlar aracılığıyla ve diasporanın mali transferlerinde yeni fırsatlar doğacaktır.”
KONUYORUM editör analizi
-
Jeopolitik Dinamikler: AB ve ABD’nin eş zamanlı normalleşme kararı, Rusya–İran ekseninin Suriye’de güç kazandığı bir döneme denk geldi. Batılı aktörler, bölgedeki nüfuz rekabetini dengelemek için ekonomik serbestleşme adımlarını tercih ediyor.
-
Diplomatik Girişimler: Türkiye, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Washington’da hem de Brüksel’deki temaslarıyla, Suriye politikasını insani boyutla ilişkilendirip normalleşme sürecine ivme kazandırdı.
-
Ekonomik Fırsatlar ve Riskler: Yaptırımların kaldırılması, Suriye ekonomisinin yeniden yapılandırılması için altyapı, enerji ve ticaret alanında yatırım kapılarını açarken, rejimin kaynak kontrolünü pekiştirme riski de barındırıyor. Türkiye için Suriye ile sınır ticareti, göç yönetimi ve güvenlik dengesi kritik parametreler olarak öne çıkacak.
-
Geri Döndürülebilirlik Garantisi: AB yetkililerinin “kararların geri döndürülebilir” olduğu vurgusu, Suriye’de insan hakları ihlallerinin sürmesi halinde yeniden kısıtlamaların uygulanabileceğinin sinyalini veriyor.
İlerisi İçin Beklentiler
Yaptırımların kaldırılması, Suriye’de on yılı aşkın süredir süren izolasyon dönemini sonlandırarak bölgesel entegrasyon fırsatları sunuyor. Türkiye’nin diplomatik ve ekonomik iş birliği kanallarını etkin kullanması, hem sınır güvenliğini sağlamada hem de Suriye halkının refahını desteklemede belirleyici olacak. Ancak, uluslararası toplumun gözleri hâlâ Suriye’deki insan hakları durumunda ve barış sürecinin ilerlemesinde olacak; aksi takdirde normalleşme adımları geri çekilebilir.