Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Lübnan’daki patlamalar ve ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak İsrail’i suçladı ve “Tüm kırmızı çizgiler aşıldı” diyerek bu durumu “savaş ilanı” olarak nitelendirdi. Nasrallah’ın bu sert açıklamalarının ardından, İsrail Lübnan’ın güneyine hava saldırıları düzenledi. ABD medyasına konuşan bir istihbarat yetkilisi, İsrail‘in bu saldırıyı en az 15 yıldır planladığını ve bazı aktörlerin bu planların bir parçası olduklarını bilmeden İsrail’e hizmet ettiklerini öne sürdü. Bu gelişmeler, bölgedeki gerginliği daha da tırmandırdı.
Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, bu gelişmeler üzerine Ortadoğu’nun “uçurumun eşiğinde” olduğunu belirterek tüm tarafları sükûnete çağırdı. Sivillerin yaşadığı acıları derinden paylaştığını vurgulayan Eide, özellikle Lübnan’da yaşanan korkunun altını çizdi ve itidal çağrısı yaptı.
The Middle East is on the brink. I extend my heartfelt sympathy with civilians in Lebanon and across the region who now live in fear.
I call on all parties to show maximum restraint.
To revert to diplomacy.
To de-escalate.
To find political solutions.— Espen Barth Eide (@EspenBarthEide) September 20, 2024
Ancak, İsrail ordusu bölgedeki saldırılarını sürdürdü ve güney Lübnan’da yeni hava operasyonları düzenledi. İsrail’in bu saldırılarında hedef aldığı Meys el-Cebel ve Kefr Kila bölgelerinde can kaybı olup olmadığına dair henüz net bir bilgi paylaşılmadı.
Diğer yandan, AB Komisyonu’nun bir danışmanlık görevlisinin, Lübnan’da patlatılan çağrı cihazlarının tedarik edilmesinde Mossad ile bağlantılı olduğu iddiası dikkat çekti. Macaristan uyruklu Cristiana Barsony Arcidiacono’nun, Avrupa Yenilik ve Teknoloji Enstitüsü’nde de çalıştığı iddiaları, EIT tarafından yalanlandı. Bu iddialar, Ortadoğu’daki mevcut çatışmaların Avrupa’da da siyasi yankılar bulmasına neden oldu. Macaristan Parlamentosu, bu olayları Ulusal Güvenlik Komitesi’nde görüşmek üzere toplandı.
ABD medyası, İsrail ve Hamas arasında kısa vadede bir ateşkesin mümkün olmadığını belirtiyor. Beyaz Saray’ın ateşkes metninin büyük oranda hazır olduğunu bildirmesine rağmen, esir takası ve Hamas’ın talepleri gibi unsurlar, diplomatik süreci karmaşıklaştırıyor. ABD, İtalya, Fransa, İngiltere ve Almanya, bölgedeki gerginliğin sona erdirilmesi için diplomatik görüşmeler yürütürken, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını 4 aydır bekletmesi, uluslararası hukukun bu krizdeki rolü konusunda eleştirileri artırıyor.
Productive meeting with officials from Italy, Germany, France, and the UK. We discussed the importance of achieving a ceasefire in Gaza, sustained support for Ukraine, and decisive action on Iran. We’re united in our commitment to these critical issues. pic.twitter.com/hG6IGxrE2O
— Secretary Antony Blinken (@SecBlinken) September 20, 2024
Bu gelişmeler, Ortadoğu’da geniş çaplı bir savaş ihtimalini artırırken, uluslararası toplumun bu krizi yönetmedeki başarısızlığına dair eleştirileri de beraberinde getiriyor. Bu süreçte, bölge halkları arasında artan korku ve endişe, küresel düzeyde barış çabalarının ne denli yetersiz kaldığını bir kez daha gözler önüne seriyor.