Son dönemde Türkiye’nin vergi politikaları, ekonomik gündemin merkezinde yer alıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Bloomberg’e verdiği röportajda, vergilerle ilgili yaptığı açıklamalar, hükümetin bu alandaki yaklaşımını net bir şekilde ortaya koyuyor. Yılmaz, borsa vergisi ve kripto vergisinin gündemlerinde olmadığını belirtirken, genel vergi oranlarında da büyük bir değişiklik beklenmemesi gerektiğini ifade etti. Bu açıklamalar, vergi politikalarında bir süreliğine sükûnet ve istikrar arayışının işareti olarak değerlendirilebilir.
Yılmaz’ın vurguladığı bir diğer önemli konu ise istisna ve muafiyetlerin daraltılması yönündeki çabalar. Hükümetin, bu adımla birlikte vergi tabanını genişletmeyi ve mali disiplini güçlendirmeyi hedeflediği anlaşılıyor. Özellikle 2023’te uygulamaya konulan ilk paket sonrası yeni bir düzenleme planlanmadığına dair açıklamalar, iş dünyasına verilen bir nevi güvence niteliğinde.
Enflasyon Muhasebesi ve Finansal Düzenlemeler
Finans dünyasının yakından takip ettiği enflasyon muhasebesi konusu da Yılmaz’ın gündemindeydi. 2025 yılında bankalar ve finans kuruluşları için uygulanması planlanan enflasyon muhasebesinin ertelenip ertelenmeyeceği üzerine yapılan tartışmalara yanıt veren Yılmaz, bu konunun bir süre sonra gündemden düşeceğini öngörüyor. KOBİ’ler için uygulamanın ertelenmesi ve devam eden yatırımların olumsuz etkilenmemesi adına alternatif düzenlemelerin gündemde olduğunu belirten Yılmaz, bu süreçte yatırımcılara önemli bir mesaj vermiş oldu.
Yılmaz’ın, finans kuruluşlarıyla ilgili kararın yıl sonunda netleşeceğini açıklaması ise, piyasalarda merakla beklenen bir diğer gelişme olarak öne çıkıyor.
KÖİ Projelerinde TL’ye Geçiş Yok
Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin dövizle yapılması, uzun zamandır bütçe üzerindeki etkileriyle tartışma konusu. Ancak Yılmaz, bu projelerin sadece finansal değil, ekonomik analizlerle de değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yılmaz’a göre, Türkiye birçok projeyi yatırım maliyetinin düşük olduğu dönemlerde hayata geçirmiş ve bu durum, bugünkü şartlar altında bir avantaj olarak değerlendirilebilir.
KÖİ projelerinin TL’ye çevrilmesi konusunda herhangi bir çalışmanın olmadığını belirten Yılmaz, bu noktada hükümetin mevcut sözleşmelere sadık kalacağının sinyallerini veriyor.
Enflasyon ve Faizler Üzerine Beklentiler
Ekonominin en sıcak konularından biri olan enflasyon ve faiz oranları da Yılmaz’ın değerlendirmelerinde yer buldu. TL’nin aşırı değerli olduğu eleştirilerine yanıt veren Yılmaz, dalgalı kur rejiminin önemine vurgu yaparak, enflasyonla mücadele eden ülkelerde milli paraların güçlenmesinin doğal bir sonuç olduğunu ifade etti. Enflasyon ve faizlerin düşürülmesi hedefinin orta vadede gerçekleşeceğini belirten Yılmaz, bu süreçte Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığına vurgu yaparak, politikaların ekonomik veriler ışığında belirleneceğinin altını çizdi.
Yılmaz, büyüme ve enflasyon hedeflerinin birbiriyle çelişmediğini, aksine uzun vadede birbirini destekleyeceğini savunuyor. Özellikle yatırım, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejilerinin enflasyonu artırmayacağına dair görüşü, hükümetin ekonomik planlarının merkezinde yer alıyor.
Mali Disiplin ve Ekonomik Denge
Maliye politikalarının güçlü bir duruş sergilediğine dikkat çeken Yılmaz, bütçe açığının öngörülenden düşük gerçekleşmesinin, bu politikanın başarısını gösterdiğini savundu. Önümüzdeki yıl için belirlenen bütçe açığı hedefi de mali disiplinin süreceğinin işareti olarak karşımıza çıkıyor.
Tasarruf programı çerçevesinde kamu yatırımlarında önceliklendirme yapılması, yeni projelerin devreye alınmaması ve kamu kurumlarının ödenekler içinde kalmasına özen gösterilmesi, hükümetin mali disiplini koruma yönündeki kararlılığını ortaya koyuyor.
Finansal İstikrar ve Gelecek Beklentileri
Londra ile swap kanallarının yeniden açılması ve borsada açığa satış yasağı konuları da Yılmaz’ın röportajında ele alınan diğer başlıklardı. Yılmaz, finansal istikrarın korunmasının öncelikli olduğunu belirterek, bu konuda ihtiyatlı bir yaklaşım sergilendiğini ifade etti. Borsada açığa satış yasağı ve swap kanalları gibi konuların, ilgili kurumların değerlendirmeleri sonucunda, uygun koşullar oluştuğunda yeniden ele alınacağı anlaşılıyor.
Sonuç olarak, Yılmaz’ın açıklamaları, hükümetin ekonomik alanda attığı adımlarda temkinli ancak kararlı bir duruş sergilediğini gösteriyor. Vergi politikalarından enflasyon muhasebesine, KÖİ projelerinden mali disipline kadar geniş bir yelpazede alınan kararlar, Türkiye ekonomisinin geleceğine yönelik olumlu beklentileri besliyor. Ancak, bu sürecin yönetimi dikkat ve öngörü gerektiriyor. Hükümetin, ekonomi yönetiminde izlediği politikaların ne derece başarılı olacağını, önümüzdeki aylarda daha net göreceğiz.