Los Angeles’ta ICE baskınlarına karşı başlayan protestolar, federal müdahale ile yeni bir boyuta taşındı. Trump, eyalet yönetimini bypass ederek 2.000 Ulusal Muhafız askerini sokağa sürdü. Göçmen karşıtı politikaların geldiği bu radikal nokta, ABD tarihinde 1965’ten bu yana görülmemiş bir adımı temsil ediyor. Peki bu yalnızca bir güvenlik önlemi mi, yoksa Amerikan devlet düzeni için derin bir çatlak mı?
Sınırdan Sokağa: Göçmen Baskınları Protestolara Dönüştü
Geçtiğimiz hafta Los Angeles’ta başlayan protestolar, Gümrük Muhafaza Dairesi’nin (ICE) düzenlediği geniş çaplı göçmen baskınlarına karşı başladı. Şehirde birçok iş yerinde yapılan operasyonlarda onlarca göçmenin gözaltına alınması, sokakta öfkeye dönüştü. Göstericiler, ICE ekiplerinin uygulamalarını insanlık dışı olarak nitelendirdi ve federal binanın önünde toplanarak protesto düzenledi.
Ancak olaylar hızla tırmandı. Bazı göstericilerin polise beton parçaları fırlattığı, güvenlik güçlerinin ise biber gazıyla karşılık verdiği bildirildi.
1965’ten Bu Yana Bir İlk: Trump Valiyi Aşarak Müdahale Etti
Trump yönetimi, olayların büyümesi üzerine Los Angeles’a 2.000 Ulusal Muhafız askeri gönderileceğini duyurdu. Karar, yalnızca güvenlik açısından değil, anayasal düzlemde de olağanüstü bir hamle olarak değerlendiriliyor. Zira Trump, bu kararı Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’un onayı olmadan aldı.
New York Times’ın haberine göre bu, bir başkanın bir eyalet valisinin talebi olmaksızın Ulusal Muhafızları göreve çağırdığı ilk olay olarak kayda geçti. Brennan Adalet Merkezi’nden Elizabeth Goitein’e göre, bu yetki 1965’ten beri kullanılmamıştı.
Protestolar New York’a Sıçradı: Gözaltılar Artıyor
Gösteriler Los Angeles’la sınırlı kalmadı. New York kent merkezinde de ICE operasyonlarına karşı protestolar düzenlendi. “Göçmen hakları insan hakkıdır” sloganı atan kalabalığa polis biber gazıyla müdahale etti, onlarca kişi gözaltına alındı.
Trump’ın Başdanışmanı Stephen Miller, bu gösterileri doğrudan “ABD’ye karşı bir isyan” olarak nitelendirdi. Trump ise Truth Social hesabından yaptığı açıklamada protestolarda maske takmayı yasakladığını duyurdu ve “Bu insanlar neyi saklıyor?” diyerek sert çıktı.
Devletin Kriz Yönetimi Yerini Krizin Devletine mi Bırakıyor?
Trump’ın attığı adım, yalnızca bir protestoya müdahale değil; eyalet ve federal yönetim arasındaki güç dengesine dair bir kriz işareti. Belediye Başkanı Karen Bass’ın ICE baskınlarını “terör” olarak tanımlaması ve Trump’ın bu süreci valisiz yürütmesi, devletin farklı organlarının birbirini tanımadığı bir aşamaya gelindiğini gösteriyor.
Amerika’da Yeni Bir Siyasal Eşik mi?
Bugün yaşananlar, klasik bir sokak olayı değil. Göçmen düşmanlığının kurumsal hale gelmesi, federal yetkinin anayasal sınırları zorlaması ve büyük şehirlerde sokakların karışması; ABD’nin içsel bir rejim sarsıntısı yaşadığını gösteriyor olabilir.
1965’ten beri ilk kez devreye sokulan bu federal güç hamlesi, yalnızca bugünü değil, yakın gelecekteki Amerika’nın siyasal düzenini de belirleyecek gibi görünüyor.