Bu ülkede çok lider geldi geçti. Kimi vesayetin gölgesinde siyaset yaptı, kimi darbelerin izini silmeden adım atamadı. Kimi statükonun çocuğuydu, kimiyse o statükoyu yıkacak
PKK’nin silah bırakması, ne onların zaferi ne de süreci destekleyenlerin yenilgisi. Bu, öncelikle ölmemesi ve öldürmemesi gereken insanların hayata dönmesiyle ilgili bir meseledir. Ancak
TÜSİAD’ın son dönemde “hukuk, ekonomi ve liyakat temelinde reform” çağrısı yapması ilk bakışta demokratik bir çıkış gibi görülebilir. Ancak arka plana baktığımızda; Kürt meselesinde
İran’ın Bölge Politikaları ve Kürtler Üzerindeki Etkileri: İran’ın İkiyüzlülüğü ve DEM Parti (PKK Silahlı Kanadı) ile HÜDA PAR (Hizbullah Silahlı Kanadı) Çıkmazı İran İslam
Sayın Barzani’nin, Ahmed Şer’a’nın Kürtler ve Suriye’nin geleceği hakkındaki açıklamalarına verdiği desteği temel alarak,Kürtlerin ve İslam dininin barış mesajını vurgulayarak bu süreçte neden bir
Milliyetçilik ideolojisi, ulusal kimlik ve bağlılık üzerine kurulu bir düşünce biçimidir. Her ne kadar ulusa aidiyet hissini vurgulasa da, zaman zaman aşırılık dozuna ulaştığında
İmralı, AK Parti’nin ilk iki döneminde Ordu/Kemalist/Avrasyacı yapılarla iş birliği yapmaya ve iletişim kurmaya çalıştı. Sayın Erdoğan’ı ve AK Parti’yi geçici bir güç olarak
Suriye tarihinin en etkili liderlerinden biri olan Hafız Esad, 1970 yılında iktidara gelerek ülkeyi Baas ideolojisi etrafında yeniden şekillendirdi. Bu rejim, yüzeyde laiklik ve
Ortadoğu’nun karmaşık siyasal yapısı, tarih boyunca farklı güçlerin ve ideolojilerin etkisi altında şekillenmiştir. Bölgedeki aktörlerin, kendi geçmişlerinden ve etnik kökenlerinden ilham alarak kurmaya çalıştıkları