Fransa, İsrail'e Müdahale Edebilir mi? Bölgedeki Gerilim Tırmanıyor

Fransa, İsrail’e Müdahale Edebilir mi? Bölgedeki Gerilim Tırmanıyor

Ekim 9, 2024
konu yorum

İsrail’in ’a yönelik askeri saldırıları ve bu saldırılara karşı ’nın tutumu, bölgedeki gerilimin giderek artmasına neden oldu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Emre Gönen, HT 360 programında bu durumu değerlendirdi ve Fransa’nın ile olan tarihi gerilimlerine dikkat çekti. Fransa’nın Lübnan’daki çıkarları ve bölgeye olan tarihsel bağı göz önüne alındığında, İsrail’e karşı nasıl bir pozisyon alabileceği tartışılıyor. Gönen, Macron’un İsrail’e karşı daha sert bir tutum sergileme olasılığı üzerinde dururken, Avrupa Birliği’nin bu konuda nasıl bir adım atacağı belirsizliğini koruyor.

2016'da Türk Dış Politikası Paneli (Emre Gönen)
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Emre Gönen

Fransa’nın İsrail ile Gerilimli Tarihsel İlişkisi

Fransa’nın İsrail ile olan ilişkisi, Soğuk Savaş dönemine kadar uzanıyor. Emre Gönen’in belirttiği gibi, Fransa, 1967 yılından beri İsrail’e karşı bir tür askeri ambargo uyguluyor. Bu ambargo, General Charles de Gaulle’ün İsrail’in Arap ülkelerine yönelik geniş çaplı askeri operasyonlarına tepki olarak başlattığı bir politika. Ancak bu ambargo hiçbir zaman tamamen katı bir şekilde uygulanmadı. Son 10 yılda Fransa, İsrail’e 200 milyon euro civarında ihracat gerçekleştirdi ve bazı ticari ve askeri girdiler hâlâ devam ediyor. Gönen, Fransa’nın her ne kadar açık bir ambargo uyguluyor görünse de, İsrail’e yönelik ticari faaliyetlerin ve stratejik ortaklıkların sürdüğüne dikkat çekti.

Fransa’nın İsrail’e karşı daha sert bir tavır takınmasının arkasında ise Lübnan ile olan tarihsel bağları bulunuyor. Lübnan, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız mandası altında kurulmuş bir devlet ve Fransa, o dönemde Lübnan’ın kuruluşunda anahtar rol oynadı. Lübnan’ı her zaman bir tür koruma altında tutan Fransa, bu ülkeye yönelik tehditleri kendi çıkarlarına da bir saldırı olarak değerlendiriyor. İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları, Fransa’nın bu hassasiyeti nedeniyle tepkiyle karşılanıyor. Gönen’in belirttiği gibi, Fransa, İsrail’in 1982 yılındaki Lübnan işgalinden bu yana özellikle Hizbullah’ın güç kazanmasından rahatsız. Bugün Hizbullah, Lübnan’da önemli bir güç ve bu örgüt onay vermedikçe ülkede bir hükümet kurulması bile mümkün değil.

Macron’un İsrail’e Silah Sevkiyatını Durdurma Çağrısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, İsrail’e yönelik silah sevkiyatlarının durdurulması gerektiğini belirtti. Macron, Avrupa Birliği’ni de bu konuda harekete geçmeye çağırdı. Fransa’nın bu tutumu, bölgedeki çatışmaların sivillere yönelik etkisi ile bağlantılı. İsrail’in saldırılarında sivil hedeflerin vurulması, uluslararası arenada büyük tepki çekiyor. Avrupa Birliği, özellikle sivil hedeflere yönelik saldırılarda kullanılabilecek silahların transferini yasaklayan uluslararası silah ticareti anlaşmalarına taraf durumda.

Ancak Macron’un çağrısına rağmen, Avrupa Birliği’nin İsrail’e karşı ortak bir pozisyon alıp almayacağı belirsiz. Emre Gönen, bu konuda Almanya’nın daha pasif bir politika izlediğini vurguluyor. Almanya, Holokost’un tarihsel sorumluluğundan ötürü, İsrail’e karşı olumsuz bir tutum sergilemekten kaçınıyor. Bu nedenle, Fransa’nın İsrail’e karşı daha sert bir ambargo çağrısının, Avrupa Birliği genelinde yankı bulup bulmayacağı konusunda şüpheler var.

Lübnan’daki Siyasi Kriz ve Fransa’nın Rolü

Fransa’nın Lübnan’a olan ilgisi, tarihsel bağların ötesine geçiyor. Lübnan, Fransa’nın Orta Doğu’daki en önemli stratejik müttefiklerinden biri. 2020 yılında Beyrut’ta meydana gelen büyük patlama sonrası, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Lübnan’a yardımlarda bulunmuş ve ülkenin yeniden yapılanmasına destek olmak istediğini açıklamıştı. Ancak bu yardımların etkili olabilmesi için Lübnan’da kabul edilebilir bir hükümetin kurulması gerekiyordu. Gönen’e göre, Lübnan’da böyle bir hükümetin kurulabilmesi Hizbullah’ın onayı olmadan mümkün değil. Hizbullah, İran destekli bir Şii milis grubu olarak Lübnan siyasetine yön veren en güçlü aktörlerden biri. Fransa’nın Lübnan’a yönelik yardımları ve girişimleri bu nedenle sürekli olarak engellerle karşılaşıyor.

Gönen, Fransa’nın Lübnan’daki krize çözüm bulmak için çaba gösterdiğini, ancak Hizbullah’ın varlığı ve Lübnan’ın siyasi yapısı nedeniyle bu çabaların sonuç vermediğini belirtiyor. Fransa, Lübnan’da istikrarlı bir yönetim kurulmasını istese de, Hizbullah’ın kontrolü altındaki bir ülkede bu amacına ulaşması zor görünüyor.

İsrail’in İran’a Müdahale İhtimali

Programda, İsrail’in İran’a yönelik olası bir askeri müdahale planları da tartışıldı. İsrail, uzun zamandır İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırı düzenleme ihtimalini gündemde tutuyor. Emre Gönen, İsrail’in böyle bir saldırıya girişmesinin olası olmadığını düşünüyor. İsrail ordusunun böyle bir operasyon sırasında ciddi kayıplar verebileceğini belirten Gönen, İsrail’in bu kadar büyük bir riski göze almayacağını ifade etti. Gönen, özellikle İsrail hava kuvvetlerinin önemli bir kısmının bu operasyon sırasında zarar görebileceğini ve bu tür kayıpların İsrail açısından telafisi zor olacağını vurguladı.

Ancak, İsrail’in İran’a karşı nasıl bir strateji izleyeceği henüz net değil. İran’ın bölgedeki varlığı ve nükleer programı, İsrail için büyük bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Bu durum, İsrail’in bölgedeki saldırgan politikasının ana sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.

Avrupa Birliği’nin İsrail’e Karşı Tavrı Ne Olacak?

Fransa’nın İsrail’e yönelik sert çıkışının Avrupa Birliği içinde geniş bir destek bulup bulmayacağı tartışılmaya devam ediyor. Emre Gönen, Fransa ve Almanya’nın bu konuda anlaşmazlık yaşadığını belirtiyor. Almanya, tarihsel nedenlerle İsrail’e karşı sert bir politika izlemekten kaçınıyor. Holokost’un getirdiği tarihsel sorumluluk, Almanya’nın İsrail’e yönelik tutumunu büyük ölçüde şekillendiriyor. Bu nedenle, Fransa’nın İsrail’e karşı ambargo çağrısının Avrupa Birliği genelinde bir karşılık bulması zor görünüyor.

İspanya gibi bazı Avrupa ülkeleri, daha etik ve İsrail karşıtı bir dış politika izliyor. Ancak Almanya ve Fransa arasında asgari müştereklerde bir anlaşmaya varılmadıkça, Avrupa Birliği’nin İsrail’e karşı ortak bir tavır alması beklenmiyor. Gönen’e göre, Avrupa Birliği’nin bu konuda ciddi bir adım atması için Almanya’nın tavrını değiştirmesi gerekiyor, ancak bu da oldukça zor bir ihtimal.

Sonuç: Fransa’nın Müdahale Olasılığı ve Bölgedeki Gelişmeler

Fransa’nın İsrail’e karşı daha sert bir tavır alması, bölgedeki dengeleri değiştirebilir mi? Emre Gönen, Fransa’nın bu çıkışlarının bölgedeki genel durumu değiştirmeyeceğini düşünüyor. İsrail’in arkasında ABD ve İngiltere gibi büyük güçlerin desteği olduğu sürece, uluslararası hukuka uymak gibi bir zorunluluk hissetmediğini vurgulayan Gönen, Fransa’nın tek başına İsrail’e karşı büyük bir adım atmasının zor olduğunu belirtti.

Sonuç olarak, Fransa’nın İsrail’e yönelik çıkışları Avrupa genelinde yankı bulsa da, İsrail’in bölgedeki saldırgan politikalarının büyük güçler tarafından desteklenmesi, bu durumu değiştirecek gibi görünmüyor. Avrupa Birliği’nin bu konuda ne yapacağı, Almanya’nın tutumu ile yakından ilişkili olacak.

Latest from Yorum

Google'a Büyük Darbe: AB'nin 2,4 Milyar Avro Cezası Kesinleşti
Önceki Hikaye

Google’a Büyük Darbe: AB’nin 2,4 Milyar Avro Cezası Kesinleşti

Big Tech ve FAANG yeni nesil siber/hibrit terör örgütleri mi?  
Sonraki Hikaye

Big Tech ve FAANG yeni nesil siber/hibrit terör örgütleri mi?  

Git

Don't Miss