Yaklaşık 14 aylık sınır ötesi çatışmaların ardından, İsrail ile Hizbullah arasında 60 günlük bir ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi. Fransa ve ABD arabuluculuğunda sağlanan bu anlaşma, Lübnan’ın güneyinde büyük yıkıma neden olan İsrail saldırılarının ardından geldi. Ancak ateşkesin devamlılığı, tarafların birbirlerini suçladığı ihlaller nedeniyle kırılgan bir görünüm sergiliyor.
Ateşkesin Detayları ve İlk İhlaller
Anlaşmaya göre, Hizbullah güçlerinin Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi ve İsrail ordusunun Lübnan’dan geri çekilmesi öngörülüyordu. Ayrıca, Lübnan Ordusu ve Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNIFIL), güneyde güvenliği sağlamak için devreye girecekti. Ancak İsrail’in Lübnan topraklarında ateş açtığına dair haberler, ateşkesin hemen başında tartışmalara yol açtı. İsrail’in bazı bölgelerde hareket kısıtlaması getirdiği ve bu durumun anlaşmaya aykırı olduğu da belirtiliyor.
Lübnan tarafında ise İsrail’in “Hizbullah mevzisi” olarak tanımladığı bir hedefe saldırması, sivilleri yaralaması ve gazetecileri hedef alması gibi ihlaller kaydedildi. Bu durum, ateşkesin uygulanabilirliği konusunda şüphe uyandırdı.
Hizbullah’ın Tavrı ve Yeniden Yapılanma Süreci
Hizbullah, tüm bu ihlallere rağmen askeri bir yanıt vermekten kaçındı. Ateşkes anlaşmasına bağlılıklarını vurgularken, Lübnan Ordusu ile iş birliğini ön planda tutacaklarını ifade ettiler. Bu stratejik suskunluk, hem toplumsal hem de askeri bir yeniden yapılanma sürecinin işareti olarak yorumlanıyor.
Yaklaşık 1,2 milyon insanın yerinden edildiği ve binlerce evin yıkıldığı bu süreçte, Hizbullah’ın önceliği, kendi topluluğunun yaralarını sarmak ve altyapıyı yeniden inşa etmek. Analistler, bu aşamada askeri kapasitenin toparlanmasından çok, Şii toplumunun refahını sağlamaya odaklanacaklarını öngörüyor.
Savaşın Maliyeti ve Stratejik Çıkmazlar
Lübnan’da, özellikle güneyde yaşanan yıkımın boyutları, halkın geleceğe dair belirsizlikler yaşamasına neden oluyor. Dünya Bankası, sadece konut sektöründe 2,8 milyar dolar zarar olduğunu rapor etti. İsrail’in saldırılarında binlerce insan hayatını kaybederken, Lübnan halkı bir yandan evlerine dönmenin sevincini, diğer yandan güvensizliğin endişesini yaşıyor.
Hizbullah, savaşın ardından kendisini “zafer” ilan eden taraf olarak tanıtsa da, bu zafer ağır bedellerle kazanıldı. Örgüt, lider kadrolarının önemli bir kısmını kaybetti ve İsrail’in istihbarat faaliyetleri nedeniyle ciddi güvenlik açıklarıyla karşı karşıya kaldı. Gelecek, bu zaafları gidermek ve toplum desteğini korumak için atılacak adımlara bağlı olacak.
Sonuç ve Geleceğe Bakış
Ateşkesin kırılgan yapısı ve iki tarafın da stratejik pozisyonları, bölgedeki tansiyonun düşmesine rağmen, uzun vadeli bir çözümün uzakta olduğunu gösteriyor. Hizbullah’ın silahlı direnişi savunan anlatısı, İsrail’in saldırgan politikalarıyla desteklenirken, Lübnan’ın güneyindeki topluluklar yeniden yapılanma çabaları içinde yeni bir çatışmanın gölgesinde yaşamaya devam ediyor.
Lübnan’da huzurun sağlanması ve bölgesel gerilimlerin azalması, yalnızca askeri değil, aynı zamanda siyasi bir yeniden yapılanmayı gerektiriyor. Ancak şimdilik, ateşkes yalnızca nefes almak için kısa bir fırsat sunuyor.