Son birkaç yılda, Türkiye’nin Doğu Avrupa devletleriyle, özellikle Polonya, Macaristan ve Romanya ile ilişkilerinde artan bir eğilim gözlenmektedir. Yaklaşımlarındaki farklılıklara rağmen, bu ülkeler Türkiye ile ortak çıkarları paylaşmaktadır. Avrupa, özellikle Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesi ve artan göç krizi sonrasında, güvenlik zorluklarından muaf değildir; bu nedenle Ankara ile Doğu Avrupa ülkeleri arasındaki gelişen ilişkiler daha yakından incelenmeyi hak etmektedir.
Türkiye, Doğu Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmek için üç ana alana odaklanmaktadır: Avrupa güvenlik çerçevesinin bir parçası olarak NATO bünyesinde askeri iş birliği kurmak; Ankara’nın AB’ye katılım süreciyle ilgili farklı görüşlere sahip ülkelerle ilişkileri dengede tutmak ve Polonya, Romanya ve Macaristan’ın çıkarları doğrultusunda Doğu Avrupa’daki siyasi ve ekonomik etkisini güçlendirmek.
Bu ülkeler arasında Polonya, Türkiye ile daha yakın güvenlik ilişkileri arayışındadır. Her iki ülke de NATO’nun kilit üyelerindendir; Türkiye, ABD’den sonra NATO’nun ikinci, Polonya ise üçüncü en büyük ordusuna sahiptir. Yeni açıklanan verilere göre, Polonya ordusunun büyüklüğü son on yılda iki kattan fazla artmıştır. 2014 yılında 99.000 olan personel sayısı, NATO’nun bu yılki tahminlerine göre 216.100’e ulaşmıştır.
Polonya, Türk savunma sanayine ilgi gösteren ülkeler arasındadır ve bu sektör, Avrupa dahil dünyanın birçok yerinden dikkat çekmektedir. Haziran ayında Türk üretici Baykar, Polonya’ya 270 milyon dolar maliyetle sipariş edilen son Bayraktar TB-2 insansız hava aracı partisinin teslimatını yapmıştır. Polonyalı politika yapıcılar, farklılıklara rağmen, ülkelerinin Türkiye ile güçlü güvenlik ilişkilerini sürdürmesinin hayati olduğunu vurgulamaktadır; bu farklılıkların çoğu ise Ankara’nın Rusya’ya yaklaşımıyla ilgilidir. Polonya, NATO’nun doğu kanadında kilit bir müttefik konumundadır. Hem Türkiye hem de Polonya, NATO’nun kolektif güvenlik ilkelerine güçlü bir bağlılık göstermekte ve ortak tehditlere karşı iş birliğini içeren ittifak faaliyetlerine katılmaktadır.
Güçlü iradelerine rağmen, savunma iş birliğinin kapsamı ve etkinliği potansiyeline henüz ulaşamamıştır. Her iki devlet de, ikili veya çok taraflı olarak, sadece kendi güvenliklerini güçlendirmek için değil, aynı zamanda Avrupa ve ötesindeki istikrara katkıda bulunmak için savunma bağlarını geliştirmeye çalışmaktadır. Rus saldırganlığı, terörizm ve hibrit tehditlerin yol açtığı bölgesel istikrarsızlık, ortak güvenlik zorlukları arasındadır. NATO çerçevesinde ve ötesinde, bu tehditlere karşı doğu kanadını güçlendirmeyi amaçlayan koordineli stratejilerle karşı koyabilirler. Ayrıca Polonya, Türkiye’nin 2005’te başlayan ancak bazı AB üyeleriyle yaşanan gerilimler nedeniyle duraksayan AB üyeliğini tam desteklemektedir; ancak Polonya, Romanya veya Macaristan bu ülkeler arasında değildir.
Varşova, Türkiye ve Romanya’yı Polonya’nın “anahtar müttefikleri” olarak tanımlamış ve bu üç ülkenin dışişleri bakanlarının NATO’nun doğu kanadının güvenliğine yatırım yapılması gerektiği konusunda uyum sağlaması gerektiğini ifade etmiştir. Türkiye ve Romanya, Bulgaristan ile birlikte, Temmuz ayında Ukrayna’dan tahıl sevkiyatlarının güvenliğini sağlamak amacıyla Karadeniz’de mayın temizleme operasyonlarına başlamıştır. Türk öncülüğündeki anlaşma kapsamında, bu üç ülke, Rusya’nın işgali sonrası Karadeniz’de sürüklenen mayınları temizlemek için çabaları denetlemeyi hedeflemektedir. Diğer NATO üyeleri bu girişime dahil olmamakla birlikte, 2022’de Karadeniz Tahıl Girişimi’ni arabuluculukla sağlayan Türkiye, mayın temizleme anlaşmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Karadeniz, tamamı NATO üyesi olan bu üç ülke için stratejik bir öneme sahiptir. Türkiye ve Romanya, F-16 savaş uçaklarıyla NATO hava sahasının doğu kanadını korumaktadır. Geçtiğimiz Aralık ayında, Türk F-16 savaş uçakları ilk kez NATO’nun güneydeki hava polisliği görevine katılmak üzere Romanya’ya ulaştı.
Romanya ve Polonya’ya kıyasla, Macaristan NATO ve Rusya’ya yaklaşımında Türkiye ile daha fazla ortak noktaya sahiptir. Bazı NATO ve AB üyeleri Türkiye’yi ittifak içinde uyumsuz bir üye olarak görürken, Macaristan Türkiye’yi yakın bir ortak ve daha geniş dış politika stratejisinin bir parçası olarak bir rol model olarak görmektedir.
Macaristan ve Türkiye, İsveç’in NATO’ya katılma teklifini onaylama konusunda ayak direten tek iki NATO ülkesiydi. İsveç, ancak Ankara ve Budapeşte’nin onayıyla Mart ayında NATO’ya tam üye olabildi. Ancak bu, NATO ile pazarlık yapmalarının aynı nedene dayandığı anlamına gelmemektedir; talepleri farklıydı.
Ayrıca, Türkiye ve Macaristan Ukrayna’ya destek konusunda çekimser kalırken, dış politikaları genellikle NATO öncelikleriyle çelişmektedir. Hem Türk hem de Macar liderler, Moskova ile ilişkileri sürdürmeye çalışırken NATO içinde farklı bir duruş sergileyerek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelmiştir. Örneğin, Macaristan, Ukrayna’ya yönelik güvenlik yardımı ve eğitim çabalarına katılmayacağını açıkça belirtmişken, Romanya Ukrayna’nın en güçlü müttefiklerinden biri haline gelmiş ve Temmuz ayında on yıllık bir güvenlik anlaşması imzalamıştır. Bu durum, Türkiye’nin iş birliği yapmayı amaçladığı Doğu Avrupa ülkeleri arasında farklı görüşler olduğunu göstermektedir.
Macaristan, ayrıca AB içinde ekonomik tarafsızlığı savunmakta ve “geleneksel Batı uyumundan bir sapma” önerisinde bulunmaktadır. Bu doğrultuda, Türkiye ile enerji iş birliği yapmıştır. Macaristan, Nisan ayında Türkiye’den gaz ithal eden ilk komşu olmayan ülke olmuştur.
Bu Doğu Avrupa ülkelerinin Türkiye ile olan ilişkilerine bakıldığında, NATO içindeki konumlarını yeniden tanımlamayı ve Türkiye ile güçlü bir iş birliği yoluyla askeri yeteneklerini güçlendirmeyi hedefledikleri söylenebilir. Yaklaşımları sıklıkla çelişse de NATO, tüm bu devletler için temel bir dış politika önceliği olmaya devam etmekte ve bu durum Türkiye’ye bakışlarını şekillendirmektedir.
kaynak: www.arabnews.