İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Donald Trump’la yaptığı görüşmeyle yalnızca bir ikili diyaloğa imza atmadı; aynı zamanda Avrupa Birliği içindeki dengeleri de zorlayacak bir diplomatik çıkış gerçekleştirdi. Resmî gerekçe, ticaret savaşının yarattığı tarifelerin kaldırılmasıydı. Ancak satır araları, bu ziyaretin yalnızca ekonomiyle değil, aynı zamanda yeni sağ ittifaklar ve Avrupa’nın geleceğiyle ilgili olduğuna işaret ediyor.
Yeni Sağ’ın Elçisi mi?
Trump’ın Meloni’yi “fantastik bir lider” olarak nitelemesi boşuna değil. Göç, ulusal egemenlik, NATO harcamaları gibi başlıklarda iki lider arasında ciddi bir ideolojik yakınlık söz konusu. Hatta ABD’li yetkililer Meloni’yi “Avrupa ile Washington arasında köprü” olarak tanımlıyor. Bu açıklama, yalnızca bir dostluk göstergesi değil; aynı zamanda Meloni’nin Trump sonrası dünyaya hazırlanan yeni sağ popülist eksenin en önemli aktörlerinden biri olarak kodlandığını gösteriyor.
Meloni’nin Trump’la baş başa görüşen ilk Avrupa lideri olması, onu Avrupa’daki diğer liderlerin önüne geçirme potansiyeli taşıyor. Ancak bu durum, Avrupa içinde rahatsızlık yaratmıyor değil. Fransa’dan gelen “ikili görüşmeler mevcut dengeyi bozar” uyarısı, Meloni’nin girişiminin Brüksel’de hoş karşılanmadığını açıkça ortaya koyuyor.
AB’ye Karşı İtalya mı?
Meloni’nin gündemindeki başlık net: AB ile ABD arasındaki ticari tarifelerin kaldırılması. “Zero for Zero” formülü, karşılıklı olarak mevcut sanayi ürünlerindeki tüm gümrük vergilerinin kaldırılmasını öngörüyor. AB Komisyonu bu öneriyi daha önce gündeme getirmişti; Meloni ise Trump’a bu formülü bizzat sunarak hem kendi liderlik profilini yükseltmeyi hem de Brüksel’in “anonim” temsilciliğinden farklılaşmayı hedefliyor.
Bu noktada önemli olan soru şu: Meloni, Trump’la AB adına mı konuşuyor, yoksa AB içinde ayrı bir yol mu çiziyor?
Zelenski Sendromu: Bir Tuzak mı?
Meloni’nin ziyareti öncesinde İtalyan medyasının dikkat çektiği bir diğer risk ise Ukrayna meselesi. Şubat ayında Zelenski’nin Beyaz Saray’da Trump ve yardımcısı JD Vance tarafından kameralar önünde aşağılandığı hatırlatılarak, benzer bir tuzağın Meloni için de kurulmuş olabileceği dillendirildi. Ancak Meloni bu riski göze aldı. Ukrayna’ya desteğini açıkça yineledi, Rusya’nın Sumy saldırısını “alçakça” olarak nitelendirdi. Bu açıklamalar, onun kendi çizgisinden sapmadığını ama aynı zamanda Trump’la “göz hizasında” kalmaya devam ettiğini gösteriyor.
Sonuç: Meloni’nin Oyunu
Meloni’nin Trump ziyareti, yalnızca bir görüşme değil, çok katmanlı bir diplomatik hamleydi. Avrupa’da yükselen yeni sağın “Amerikan versiyonuyla” kurulan ilişkilerin artık sembolik değil, stratejik hale geldiğini gösteriyor. Bu görüşme, Brüksel’in kolektif çizgisine karşı bireysel liderlik inisiyatiflerinin artabileceğinin işareti.
İtalya ABD arasında değil, aynı zamanda Avrupa içindeki güç dengelerinde de bir yol ayrımında duruyor. Meloni, bu ayrımda Trump’ın elini sıkarken, Brüksel’e gözünü dikip şunu söylüyor: “Ben sadece İtalya’yı değil, yeni Avrupa’yı temsil ediyorum.”