Papa 14. Leo’nun Barış Çağrısı: Samimi Mi, Diplomatik Mi?

Papa 14. Leo’nun Barış Çağrısı: Samimi Mi, Diplomatik Mi?

Yeni Papa 14. Leo’nun Gazze, Ukrayna ve Asya için yaptığı barış çağrısı dünya gündeminde. Peki bu çağrı samimi bir vicdan sesi mi yoksa Vatikan’ın klasik diplomatik dili mi? Gerçek barış için yeterli mi?
Mayıs 11, 2025
konu yorum

Papa’nın Barış Çağrısı: Samimi Bir Dua mı, Diplomatik Bir Jargon mu?

Katoliklerin yeni ruhani lideri , ilk Pazar ayinini ’daki Aziz Petrus Meydanı’nda gerçekleştirdi. Tüm dünyanın dikkatini üzerine çeken bu ilk konuşmasında Gazze’den Asya’ya, Ukrayna’dan Hindistan-Pakistan sınırına kadar uzanan bir barış çağrısı yaptı. “Artık savaş olmasın” dedi. İnsanlığa dua etti, liderlere seslendi, rehinelerin bırakılmasını, ateşkeslerin yürürlüğe girmesini, çocukların ailelerine dönmesini istedi.

Ancak şu soru hâlâ ortada duruyor: Bu çağrı samimi mi? Yoksa Vatikan’ın yüzyıllardır ustalıkla kurduğu diplomatik dilin bir tekrarından mı ibaret?

Bir Ruhani’nin Samimiyeti

Papa’nın konuşmasında dikkat çeken en temel unsur, bir vaaz diliyle değil, evrensel acıya hitap eden bir insan sesiyle konuşmasıdır. Gazze’de tükenmiş sivillerden, Ukrayna’daki çocuklardan söz ederken kullandığı dilde duygusal bir yüklülük hissediliyor. Üstelik yalnızca genel bir “barış” çağrısı değil; insani yardımın ulaştırılması, rehinelerin serbest bırakılması gibi somut taleplerle konuşmasını desteklemesi, sözlerin vicdanî bir temele dayandığını gösteriyor.

Papa, Gazze’de yaşananları açıkça isimlendirmiştir. Bu, Batı merkezli birçok liderin hâlâ “taraflara itidal çağrısı yapalım” düzeyinde kalırken Papa’nın bir adım öne çıkması anlamına gelir. Ayrıca Ukrayna için yaptığı çağrı, yalnızca savaşın sona ermesini değil, “gerçek, adil ve kalıcı bir barış” vurgusuyla daha derin bir siyasi bilince işaret eder.

Diplomatik Dengeler ve Sınırlı Cesaret

Ancak her şey bu kadar parlak mı? Elbette hayır. Papa’nın açıklaması bir yandan da diplomatik dengeyi koruma kaygısı taşıyor. Nitekim ne İsrail’in adı geçiyor ne de Rusya’nın. “Gazze’deki derin üzüntü” var, ama soykırım ya da işgal kelimesi yok. “Ukrayna halkının acısı” var, ama saldırganın kim olduğu belirtilmiyor.

Vatikan yüzyıllardır “herkese eşit mesafe” politikasıyla çalışır. Bu, bir yandan evrensel kilisenin tarafsızlığını sürdürmesine olanak tanırken, öte yandan gerçeğin adını koyma cesaretinden mahrum bırakır. Papa 14. Leo’nun çağrısı da bu çizgiden çok sapmıyor.

Gazze’de aylardır süren vahşete rağmen bu çağrının göreve başladıktan sonra ilk ayinde gelmesi, “zamansal gecikme” eleştirisini haklı çıkarıyor. Savaşın en yoğun zamanında suskun kalan kilise, ateşkes ihtimali gündeme geldiğinde konuşmaya başlıyor.

İlahi Mi, Politik Mi?

Papa 14. Leo’nun konuşmasında ilahi bir dua ile politik bir stratejinin iç içe geçtiği görülüyor. O, hem dünya kamuoyunun vicdanına hem de Birleşmiş Milletler koridorlarındaki diplomasiye hitap ediyor. Ancak sorun şu ki, bu iki alan birbiriyle çeliştiğinde Papa hangi tarafı seçecek?

Barışın adı konulmadan barış çağrısı yapmak, ahlaki değil, diplomatik bir tercihtir. İsrail’in adını anmadan Gazze’ye dua etmek, adaleti değil, dengeyi öncelemektir.

Sonuç Yerine: Barışın Bedeli

Barış çağrıları kıymetlidir; hele ki bir dini lider tarafından yapılıyorsa. Ancak gerçek barış, yalnızca dua ile değil, adaletle gelir. Adalet ise failin adını koymadan tesis edilemez. Papa’nın çağrısı yürekten olabilir; ama yüreği yaralı olan halklar, bu çağrıların karşısında sessiz kalmış zamana da bakar.

Papa samimi olabilir. Fakat yetmez. Bu çağrının bir anlamı olacaksa, gerçeği konuşmakla başlar.

Latest from Yorum

İstanbul’da Barış Masası mı Kuruluyor? Rusya-Ukrayna Savaşında Yeni Dönem
Önceki Hikaye

İstanbul’da Barış Masası mı Kuruluyor? Rusya-Ukrayna Savaşında Yeni Dönem

Dostoyevski’nin Labirentinde: Karamazov Kardeşler’de İnanç, Şüphe ve İnsan Ruhu
Sonraki Hikaye

Dostoyevski’nin Labirentinde: Karamazov Kardeşler’de İnanç, Şüphe ve İnsan Ruhu

Git

Don't Miss