Putin, İstanbul görüşmelerine gelmeyerek Trump'ı ne kadar zorlayabileceğini test ediyor

Putin, İstanbul görüşmelerine gelmeyerek Trump’ı ne kadar zorlayabileceğini test ediyor

İstanbul’da düzenlenen Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin perde arkası, Putin ve Trump’ın katılmama nedenleri, Türkiye’nin arabuluculuk rolü ve ateşkes umutları.
Mayıs 16, 2025
konu yorum

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin üzerinden üç yılı aşkın süre geçtikten sonra, ülkeler nihayet İstanbul’da doğrudan barış görüşmeleri için bir araya geliyor. ise katılmayacak.

Ironik biçimde, bizzat görüşmeleri öneren Putin oldu; hemen kabul edebileceği e razı olmak yerine barış görüşmelerini gündeme taşıdı. Ne var ki, tıpkı Rusya’nın 2024 başkanlık seçimlerinde olduğu gibi, dışarıdan bakıldığında bu barış görüşmeleri tam bir maskaralık izlenimi veriyor. Putin, uluslararası toplumu oyalamakla kalmıyor, aynı zamanda ABD Başkanı ile “dostluğunu” da sınamış oluyor.

Trump, kampanyasını Ukrayna’daki savaşı hızla (24 saat içinde) bitireceği vaadi üzerine kurmuş; Rus lideri yürütebilecek tek kişi olduğunu savunmuştu. Buna karşın Putin, Trump’ın uyarılarını tepkisiz bıraktı.

Trump’ın görevine başlamasını izleyen iki gün sonra, ABD Başkanı, çatışma çabucak son bulmazsa Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayacağını duyurdu. Mart başı ve sonlarında da ateşkes sağlanmazsa yaptırım tehdidini yineledi. En son 8 Mayıs’ta, “ihlallerin yaptırımla karşılanacağı” uyarısıyla birlikte 30 günlük koşulsuz ateşkes çağrısında bulundu.

Putin tüm tehditleri görmezden geldi; Trump ise hiçbir adım atmadı. Bu döngü, aynı senaryonun yeniden tekrarlandığı izlenimini veriyor.

Şu sıralar Trump, yüzünü kurtarmak için barış görüşmelerinin yalnızca kendisiyle Putin’in yüz yüze buluşması halinde mümkün olacağını öne sürüyor. Öyleyse Trump neden katılmadı? Uçakla yalnızca dört saat uzaktaydı ve Körfez’de milyar dolarlık anlaşmalar yapıyordu. Ama en son Perşembe günü, “bir şey olması halinde” katılabileceği fikrini dillendirdi.

Bu barış görüşmelerinin ne kadar önemli olması gerektiği göz önünde bulundurulduğunda, Putin ve Trump’ın neden katılmadıkları konusunda bu kadar çok karmaşa yaşanması garip. ABD özel temsilcisi Keith Kellogg, “Putin katılmış olsaydı, Trump da orada olurdu” açıklamasında bulundu. Trump ise bu durumu tersinden kurgulayarak, Putin’in görüşmelere katılmamasının tek sebebinin ‘orada olmaması’ olduğunu iddia ediyor.

Avrupalılar ise Putin’i, katılmazsa ve görüşmeler bir ateşkesle sonuçlanmazsa daha sert yaptırımlarla karşılaşacağı konusunda uyarmıştı. Ne var ki Zelenskiy birkaç gün önceden Ankara’ya gelerek onu kışkırtsa da, Putin bu barış görüşmelerine asla katılmayı düşünmüyordu.

Peki hâlâ neler olabilir?

Türk, Ukraynalı ve Amerikalı heyet üyelerinin 16 Mayıs sabahı bir araya gelmesi, ardından Rusya ile görüşme yapması planlanıyordu. Türkiye’nin iki tarafı aynı odada buluşturmak için elinden geleni yaptığı söyleniyor.

Ancak herhangi bir atılım umudu yüksek değil. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, beklentisi olmadığını söyledi ve Zelenskiy de Rusya’nın bu görüşmelerde ciddi hiçbir şey başarmayı hedeflemediğine inanıyor.

“Koşulsuz” barış görüşmelerini öneren kişi Putin olmasına rağmen düşük profilli bir heyet gönderdi. Zelenskiy, Putin katılırsa kendisinin de katılacağını vaat etmişti; ancak Rusya liderinin yokluğunu bir saygısızlık işareti olarak görüyor.

Bu ortamda ne elde edilebilir? Putin, Zelenskiy’nin “sahne dekoru” olarak nitelendirdiği eski Kültür Bakanı yardımcısı Vladimir Medinskiy’i gönderdi. Ukrayna heyetinin başında ise Kiev Savunma Bakanı Rustem Umerov bulunuyor.

Umerov’un görevi imkânsız görünse de barış görüşmelerini gerilimi düşürmek için ilk adımlar olarak kullanmaya çalışacak. Bu görüşmelerde asıl kazanan, Putin’in gelmemesi sayesinde beklenenden çok daha büyük bir rol oynayan arabulucu ve güç brokerı olarak uluslararası arenada parlayan Türkiye. Türkiye’nin hem Putin hem de Zelenskiy ile iyi ilişkileri bulunuyor.

Kimlerin katılacağı konusunda yaşanan bu tuhaf gidip gelmeler varken barış görüşmelerini ciddiye almak elbette zor. Trump, barışın yalnızca kendisi ile Putin arasında ikili görüşmelerle mümkün olacağını düşünürken, Rusya liderini kendi önerisi olan barış görüşmelerine bile katılmaya ikna edemediği ortada.

Bu durum, Putin’in Ukrayna’nın ana önerisi olan 30 günlük ateşkese, hatta daha geniş tavizlere bile evet deme ihtimalinin çok düşük olduğu konusunda dünyaya pek de güven vermiyor. Trump’ın bu konuda ne yapacağı ise belirsiz.

kaynak link: theconversation.com

Latest from Yorum

Türkiye Konut Satışlarında Ocak–Nisan Dönemi 454 Bin Satışla Rekor Kırıldı!
Önceki Hikaye

Türkiye Konut Satışlarında Ocak–Nisan Dönemi 454 Bin Satışla Rekor Kırıldı!

Trump'a Yönelik Suikast Tehditleri Neden Bitmiyor?
Sonraki Hikaye

Trump’a Yönelik Suikast Tehditleri Neden Bitmiyor?

Git

Don't Miss