İzmir, Ege’nin incisi, alevlerle boğuşuyor. Menderes, Seferihisar, Gaziemir, Aliağa ve daha birçok bölgede peş peşe çıkan orman yangınları, hem doğayı hem de toplumsal ruhu derinden sarsıyor. Ciğerlerimiz yanıyor, evler küle dönüyor, insanlar tahliye ediliyor. Peki, bu yangınlar neden bu kadar sık ve farklı bölgelerde çıkıyor? Neden kontrol altına almakta zorlanıyoruz? sosyal medyada alevlenen tartışmalar neyi işaret ediyor? Gelin, bu sorulara yanıt arayalım ve gündemin nabzını tutalım.
Yangınların Coğrafi Dağılımı: Neden Bu Kadar Yaygın?
İzmir’de son haftalarda yangınlar adeta bir domino etkisiyle farklı bölgelerde ortaya çıktı. Menderes ve Seferihisar’da başlayan yangınlar yerleşim yerlerine sıçrarken, Gaziemir’de atık yakımıyla tetiklenen bir yangın, bir başka noktada evini benzinle ateşe veren bir kişinin çıkardığı alevlerle birleşti. Aliağa ve Foça’da rüzgarın etkisiyle büyüyen yangınlar, tahliyelere neden oldu. Peki, bu yangınların farklı bölgelerde eş zamanlı çıkmasının sebebi ne?
Uzmanlar, iklim değişikliğinin bu yangınlardaki rolünü vurguluyor. Artan sıcaklıklar, düşük nem oranları ve şiddetli rüzgarlar, yangınların hem çıkmasını kolaylaştırıyor hem de yayılmasını hızlandırıyor. Meteorolojik veriler, İzmir’de sıcaklığın 40-43 dereceye ulaştığını, nem oranının ise kritik seviyelere düştüğünü gösteriyor. Bu koşullar, en ufak bir kıvılcımın bile büyük bir felakete dönüşmesine zemin hazırlıyor.
Ayrıca, insan kaynaklı faktörler de yangınların yaygınlığını artırıyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yangınların yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğunu belirtiyor. Anız yakma, piknik ateşleri, sigara izmaritleri ve hatta kasıtlı kundaklamalar, yangınların başlıca sebepleri arasında. Örneğin, Gaziemir’deki yangının atık yakımı ve bir şahsın evini benzinle ateşe vermesiyle büyüdüğü ortaya çıktı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın 27-28 Haziran’da 11 şüphelinin gözaltına alındığını açıklaması, kundaklama ihtimalini gündeme getiriyor.
Neden Söndürülemiyor? Mücadeledeki Zorluklar
İzmir’deki yangınların kontrol altına alınmasındaki güçlükler, hem doğal hem de yapısal faktörlerden kaynaklanıyor. Öncelikle, rüzgarın hızı ve yönü, yangınların yayılmasını hızlandırıyor. Menderes’te başlayan yangında, fırtına nedeniyle helikopterlerin uçuşu kısıtlanırken, sadece uçaklarla müdahale sürdürülebildi. Sarp arazi koşulları, özellikle Karcı Dağı gibi bölgelerde, karadan müdahaleyi zorlaştırıyor. Denizli’deki örtü yangını örneğinde olduğu gibi, kayalık araziler ekiplerin ulaşımını engelliyor.
Yapısal sorunlar da cabası. Prof. Dr. Doğanay Tolunay, mevcut yangın söndürme stratejilerinin eskimiş olduğunu ve iklim değişikliğine uyum sağlayamadığını belirtiyor. “20 dakika içinde müdahale” politikası, 40-45 derece sıcaklıkta ve hızlı yayılan yangınlar karşısında yetersiz kalıyor. Gece görüşlü helikopterlerin kullanımı için gündüzden rota belirlenmesi gerektiği, ancak bu süreçte aksaklıklar yaşandığı ifade ediliyor. Ayrıca, yangın söndürme uçaklarının sayısı ve etkinliği konusunda yıllardır devam eden tartışmalar, kamuoyunun güvenini zedeliyor. Sosyal medyada, “55 milyon dolara uzaya top sektirmek yerine yangın söndürme uçağı alınsaydı” gibi eleştiriler, bu konudaki memnuniyetsizliği yansıtıyor.
Sosyal Medyada Alevlenen Tartışmalar
Sosyal medya, yangınlarla ilgili hem bilgi akışının hem de tartışmaların merkezi haline geldi. X platformunda, yangınların çıkış nedenlerinden müdahale süreçlerine kadar pek çok konu hararetle tartışılıyor. Bazı kullanıcılar, yangınların kasıtlı çıkarıldığına dair iddialar ortaya atıyor. Örneğin, eski Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in drone ile yangın çıkarıldığına dair paylaştığı video, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yalanlandı. Bu tür dezenformasyonlar, kamuoyunda paniği artırırken, resmi açıklamalara duyulan güveni sarsıyor.
Bir diğer tartışma konusu, yangınların ardından imara açılma ihtimali. Bazı kullanıcılar, özellikle İzmir’deki yangınların kentsel dönüşüm projeleriyle ilişkilendirildiğini ve “akıllı yangınlar” olarak lüks sitelere dokunmadan emekçi mahallelerini hedef aldığını iddia ediyor. Ancak Orman Genel Müdürlüğü, yanan alanların imara açıldığına dair somut bir örnek bulunmadığını savunuyor.
Sosyal medyada, hükümetin ve yerel yönetimlerin yangınlara müdahaledeki koordinasyonu da eleştiriliyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a yönelik “neden daha fazla ekip gönderilmedi” gibi suçlamalar, siyasi gerilimleri körüklüyor. Öte yandan, vatandaşların duyarlılık çağrıları ve dayanışma mesajları da öne çıkıyor. “Ciğerlerimiz yanıyor, daha ne kadar yanmamız gerek?” gibi paylaşımlar, toplumun ortak acısını yansıtıyor.
Son Analizler: Ne Yapılmalı?
Uzmanlar, iklim değişikliğine uyum sağlayacak şekilde yangın rejimlerinin güncellenmesi gerektiğini vurguluyor. Anız yakma ve piknik gibi yasakların daha sıkı denetlenmesi, vatandaşların yangın riskine karşı bilinçlendirilmesi için medya ve yerel yönetimlerin daha aktif rol alması öneriliyor.
Ayrıca, yangın söndürme filosunun modernizasyonu ve gece görüşlü araçların etkin kullanımı için yatırımlar artırılmalı. Elektrik nakil hatlarının orman yangınlarına etkisi gibi göz ardı edilen sorunlar da ele alınmalı. Sosyal medyada dezenformasyonun önlenmesi için ise resmi kurumların hızlı ve şeffaf iletişim kurması kritik önem taşıyor.
Kaynaklar: Hürriyet, BBC Türkçe, Sözcü, Milliyet, Sondakika.com, X platformu paylaşımları