Ahmet Davutoğlu Yanıtladı: Arap Baharı ve Bölgesel Gelişmeler Üzerine Çarpıcı Açıklamalar

Ahmet Davutoğlu Yanıtladı: Arap Baharı ve Bölgesel Gelişmeler Üzerine Çarpıcı Açıklamalar

Ekim 12, 2024
konu yorum

Habertürk TV’de ’un Sorularını Yanıtladı: Arap Baharı ve Bölgesel Gelişmeler Üzerine Çarpıcı Açıklamalar

Habertürk TV’de Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu programda, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Arap Baharı ve bölgedeki gelişmeler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ersoy’un sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Arap Baharı’nın kökenleri, bölgesel etkileri ve dış güçlerin rolü üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu, özellikle “Büyük Ortadoğu Projesi” hakkındaki soruları yanıtlarken, bu projenin Türkiye tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini ve Arap Baharı’nın aslında İsrail karşısında onuru kırılan Arap gençlerinin başlattığı bir süreç olduğunu vurguladı.

Mehmet Akif Ersoy: Sayın Davutoğlu, 2011’e kadar her şeyin güzel gittiği söyleniyordu ancak sonrasında Arap Baharı dediğimiz olaylar patlak verdi. Siz bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Arap Baharı gerçekten düşündüğümüz gibi mi oldu?

Ahmet Davutoğlu: Arap Baharı’na dair en çok konuşulanlardan biri, bundan en fazla faydalananın İsrail olduğu. Bu doğru olabilir ama her zaman işler böyle gitmeyebilir. Arap Baharı’nı anlamak için bölgenin kendi dinamiklerini göz önünde bulundurmalıyız. Büyük Ortadoğu Projesi gibi kavramlar da bu süreçte gündeme geldi. Ancak benim ağzımdan hiçbir zaman “Büyük Ortadoğu Projesi” ifadesi duyulmadı. Bu kavram, neoconlar tarafından 2005-2006 yıllarında üretilmiş bir projeydi ve biz bu projeye her zaman mesafeli olduk. Türkiye’nin kendine ait bölgesel projeleri var ve bu projeler hiçbir zaman dışarıdan empoze edilen planlarla şekillenmedi.

Mehmet Akif Ersoy: Arap Baharı’nın Amerikan etkisiyle ortaya çıktığına dair görüşler var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu sürecin dış müdahalelerle şekillendiğini düşünüyor musunuz?

Ahmet Davutoğlu: Arap Baharı, Amerika veya başka dış aktörler tarafından başlatılmadı. Arap Baharı, İsrail karşısında onuru kırılmış, ekonomik krizle boğuşan ve genç işsizliğin tavan yaptığı bir dönemde Arap gençleri tarafından başlatıldı. Özellikle 2008 sonrasında dünya genelinde büyük bir ekonomik kriz vardı. Arap gençlerinin sokaklara dökülmesi, gecikmiş bir demokratikleşme talebinin sonucuydu. 1990’larda Avrupa’da gerçekleşen demokratik dönüşüm, Arap dünyasında da yaşanmalıydı.

Mehmet Akif Ersoy: Peki, bu süreçte “Büyük Ortadoğu Projesi” hakkında ne söylemek istersiniz? Türkiye bu projeye nasıl yaklaştı?

Ahmet Davutoğlu: Bu projeyi hiçbir zaman kabul etmedik. Büyük Ortadoğu Projesi, neoconların bir planıydı ve Türkiye bu plana dahil olmadı. Bizim kendi milli projelerimiz var; Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya gibi bölgelere yönelik Türkiye’nin stratejik hedefleri var. Eğer bu projeler, “abilik” gibi algılanıyorsa, bu doğru değil. Türkiye’nin bölgedeki rolü üstencilik değil, dostane tavsiyeler vermek oldu.

Mehmet Akif Ersoy: 2013 yılına değindiniz. Arap Baharı’nın seyri bu dönemde değişti diyorsunuz. Neden 2013 yılı bu kadar önemli?

Ahmet Davutoğlu: Evet, 2013 Arap Baharı’nın kırılma noktasıydı. O yıl DEAŞ ortaya çıktı ve bölgedeki dengeler tamamen değişti. DEAŞ, Amerikan hapishanelerinden salınan kriminal tipler tarafından kuruldu ve bu örgüt, Suriye muhalefetiyle savaşıp Esad rejimini güçlendirdi. Ayrıca, 2013 yılında Suriye rejimi kimyasal silah kullandı. Eğer İran kimyasal silah kullanmış olsaydı, dünya ayağa kalkardı, ama Suriye’de bu konuda sessiz kalındı. Çünkü Amerika ve İsrail, halkıyla kavgalı ama zayıf bir Suriye’nin onlar için daha tercih edilebilir olduğunu düşündü.

Mehmet Akif Ersoy: Türkiye’nin bu süreçteki rolü neydi? Arap Baharı’nda Türkiye nasıl bir tutum izledi?

Ahmet Davutoğlu: Türkiye hiçbir zaman Arap Baharı’na dış müdahaleci bir yaklaşım sergilemedi. Bizim yaklaşımımız her zaman demokrasiden yana oldu. Örneğin, Bahreyn’de Sünniler ve Şiiler arasında arabuluculuk yaptık. Hiçbir ülkenin iç işlerine karışmadık, sadece dostane tavsiyelerde bulunduk. Suriye’de de halkın taleplerine saygı gösterdik, ancak bu süreç dış güçlerin de müdahalesiyle farklı bir yöne evrildi.

Latest from Yorum

Teslim olun ya da açlıktan ölün: İsrail’in Saldırgan Politikaları İnsanlık Krizini Derinleştiriyor
Önceki Hikaye

Teslim olun ya da açlıktan ölün: İsrail’in Saldırgan Politikaları İnsanlık Krizini Derinleştiriyor

Kan ve Dehşetle Geri Dönen Terrifier 3: Yasaklar ve Tepkilere Rağmen Büyük Başarı
Sonraki Hikaye

Kan ve Dehşetle Geri Dönen Terrifier 3: Yasaklar ve Tepkilere Rağmen Büyük Başarı

Git

Don't Miss