Türkiye-Çin Ticaretinde Dengesizliği Kapatmak Mümkün Mü?” – Fahriye Özlem Nudralı Cevapladı

Türkiye-Çin Ticaretinde Dengesizliği Kapatmak Mümkün Mü?” – Fahriye Özlem Nudralı Cevapladı

"Çin’in yenilenebilir enerji ve yapay zeka gibi alanlardaki üstünlüğü, uzun vadede ticaret dengesizliğini daha da derinleştirebilir." - Fahriye Özlem Nudralı
Ekim 15, 2024
konu yorum

Türkiye- arasındaki son yıllarda önemli bir gelişim göstermiş, ticaret hacmi giderek artan bir ivmeyle büyüyor. Ancak bu büyüme, lehine büyük bir dengesizlik taşıdığı da biliniyor. Her iki ülke de bu dengesizliği aşmak ve karşılıklı faydayı artırmak için stratejik hamleler yapsa da Çin’in ekonomik gücü ve teknoloji alanındaki ilerlemeleri, Türkiye için hem fırsatlar hem de riskler yaratmaktadır.

Ticaret, ekonomi ve dış ilişkiler alanında derinlemesine bir bilgi birikimine sahip olan Fahriye ile Türkiye-Çin ekonomik ilişkilerini ele aldık. Nudralı, Türkiye’nin Pekin Büyükelçiliği’nde Ekonomi Müşaviri olarak görev yapmış ve Çin ile Türkiye arasındaki ticaretin dinamiklerini yakından gözlemlemiştir. Kendisine, iki ülke arasındaki ticari dengesizlik, potansiyel çözüm yolları ve Çin’in Türkiye’deki yatırımlarına dair bir kaç soru yönelttik. Nudralı, bu ilişkilerin tarihsel gelişiminden, günümüzde karşılaşılan sorunlara ve gelecekteki fırsatlara ışık tutan değerlendirmelerde bulundu. (Hayati Esen)

Türkiye ile Çin arasındaki ticaret hacmi genişlese de, Türkiye aleyhine ciddi bir dengesizlik söz konusu. Bu dengesizliğin sebepleri nelerdir ve bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

ywAAAAAAQABAAACAUwAOw==
Fahriye Özlem Nudralı

İki ülke arası ticaret hacmi  yıllar içinde Çin’in dünya pazarlarında baskınlaşan konumuyla paralel bir biçimde genişlemekle beraber Türkiye aleyhine sürdürülemez  bir dengesizlik söz konusu.

2023 yılında Türkiye’nin Çin’e ihracatı 3,3 milyar dolar seviyesinde kalırken Çin’den 44,9 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin rakamlarına göre bu yılın ilk 9 ayı itibarıyla Çin’e yapılan ihracatta % 6,1 düzeyinde bir artış söz konusu. Toplam ihracat içindeki % 1,3 ‘lük payı  ile Çin, Türkiye’ nin  ihracat pazarları arasında 19. Sırada yer alıyor. Buna mukabil toplam ithalatımızdaki payı % 12,4  ve Türkiye’nin en önemli ikinci tedarikçisi.

İki ülke arasındaki ticaretin kompozisyonu da çok iç açıcı bir görüntü sergilemiyor.  Türkiye’nin Çin’e ihraç ürünleri ağırlıkla  mermer ve traverten başta maden cevherleri ve konsantrelerinden yani ham maddelerden oluşurken ithalatta başı çeken ürünler orta ve yüksek teknolojili: telefonlar, bilgisayarlar, ara  mamuller, otomobiller…  Yani Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne girişinin ardından 2000’li yıllarda tüm kentlerimizde beliren “ 1 Liracılar”da satılan kalitesiz tüketim mamullerinden söz etmiyoruz. Çin’in yenilenebilir enerji  ve elektrikli otomobillerdeki bariz teknolojik üstünlüğü ;  yapay zeka, quantum bilgisayarlar, mekatronik , nesnelerin interneti gibi alanlardaki iddiası düşünüldüğünde bu dengesizliğin uzun erimde de süreceği anlaşılıyor.

Ancak, merkantalist dönemin kolonyal ticaret ilişkilerini anımsatan bu  durumun ülkemize  özgü olmadığını Çin’in hemen tüm ticaret partnerleriyle arasındaki ilişkinin benzer bir dengesizlikle malul olduğunu vurgulamakta fayda var. 

Doğal olarak iki ülke arasındaki tüm resmi görüşmelerde, iş konseylerinde  bu büyük ticari açığın nasıl kapatılacağı konusu da gündeme geliyor.  Çin tarafı Türkiye’den ithalatı artırmak için yollar aradığını deklare ediyor, Türk tarafı potansiyel ihraç ürünleri listeleri sunuyor. Karşılaşılan mevzuat kaynaklı sorunlara müzakere yoluyla çözüm bulunmaya çalışılıyor.

ywAAAAAAQABAAACAUwAOw==
Fahriye Özlem Nudralı / Ankara Siyasal Fakültesi (Uluslararası İlişkiler Topluluğunun Etkinliğinde)

Nitekim Çin, Ticaret Bakanlığı’nın uzak ülkeler stratejisi kapsamında belirlemiş olduğu hedef ülkelerden birisi ve ihracatın artırılması için izlenecek yol haritasına dair Bakanlıkça hazırlanmış bir Çin Eylem Planı mevcut. Çin ekonomisindeki gelişmeler, ilgili mevzuat ve pazardaki genel eğilimler Beijing, Shanghai, Guangzhou ve Hong Kong’daki Ticaret Müşavirliklerince yakinen takip ediliyor. Çin pazarına girecek Türk firmaları fuar katılımlarından gerekli standart ve sertifikasyonların alınmasına pek çok aşamada  mali ve teknik desteklerden yararlandırılıyor.  

Çin’in kalkınma modelinde iç tüketimin ağırlığını artırmaya yönelik dönüşüm iradesi ve büyüyen, refah seviyesi artan Çinli orta sınıf, özellikle nihai tüketiciye yönelik ürünler konusunda firmalara büyük fırsatlar sunuyor. Buna mukabil, gözden kaçırılmaması gereken bir husus da Yangze Nehri’nin kuzeyi ve güneyi, Sarı Nehir’in doğusu ve batısı hatta eyaletler arasındaki büyük farklar ve bu devasa coğrafyanın ihtiva ettiği çeşitlilik ve dinamizm. Bu nedenle firma stratejilerinin uzun erimli ve bölge odaklı olarak tasarlanması; icra sürecinde yerel koşullara azami özen göstererek ve sabırla hayata geçirilmesi gerekiyor.

Çin’le olan dış ticaret açığının kapanmasının mümkün Türkiye Açısından mümkün mü?

Çin’le olan dış ticaret açığının kapanmasının mümkün olmayacağının kabullenilmesi, Çin’den öğrenci, turist ve en önemlisi yatırım çekmek gibi alternatif politikaları öne çıkartıyor. Türkiye’nin Çin’i yalnızca kısa vadeli finansman kaynağı olarak değil, uzun vadede teknoloji, altyapı, enerji gibi alanlarda kendi kalkınma ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunabilecek ana paydaşlardan biri olarak gördüğü sık sık vurgulanıyor.

Elindeki büyük sermaye birikimi ile Çin, halihazırda dünyanın en önemli yatırımcı ülkelerinden birisi. Yalnızca 2023 yılında toplamda 1,3 trilyon dolar olan global düzeyde uluslararası doğrudan yatırım (UDY) akışının %10’undan fazlası yani 148 milyar doları Çin menşeili. Çin menşeili firmaların Türkiye’deki toplam yatırımları ise 4 milyar dolar seviyesinde. Ancak, bu yatırımlara ait finansal akımların Hollanda gibi Avrupa ülkelerindeki bölgesel merkezler üzerinden geliyor olması nedeniyle rakam Merkez Bankası UDY istatistiklerine yansımıyor.

İki ülke arasında 2010 yılında imzalanan “Stratejik Ortaklık Belgesi”nin ve özellikle Türkiye’nin 2015 yılında Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne dahlinin ardından kayda değer bir artış gösteren Çin’in Türkiye’deki yatırımları, enerji, altyapı, lojistik, finans, madencilik ve telekomünikasyon alanlarında yoğunlaşıyor. Ülkenin en büyük bankası olan ICBC’nin 2015 yılında Türkiye pazarına girişi bu anlamda bir kırılma noktası teşkil ediyor ve Türkiye’de faaliyet gösteren Çin menşeili şirketlerin sayısı hızla artmaya başlıyor.

Bu yaz duyurulan BYD’nin 1 milyar dolar büyüklüğündeki “150.000 araç kapasiteli elektrikli ve hibrid otomobil yatırımı projesi” yeni bir evrenin başlangıcı gibi gözüküyor. Nitekim yakın tarihli kaynaklarda bir diğer Çin’li otomotiv devinin, Chery’nin de Türkiye’de yatırım yapmak için görüşmelerde bulunduğuna dair haberler yer alıyor. Bu sürecin otomotivle sınırlı kalmayacağına; giderek daha fazla Çin menşeili şirketin Avrupa Birliği’nce yükseltilen koruma duvarlarını delmek için Gümrük Birliği’nden yararlanmak üzere Türkiye’yi bir üretim üssü olarak kullanmasına tanıklık edeceğiz.


ywAAAAAAQABAAACAUwAOw==

Fahriye Özlem Nudralı Kimdir?

F. Özlem Nudralı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden lisans (B.Sc., 1988) ve Sosyoloji Bölümü’nden yüksek lisans (M.A., 2007) derecelerine sahiptir. Ayrıca, Manchester Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde Uluslararası İşletme alanında yüksek lisans (M Sc., 1998) yapmıştır. Mesleki kariyerinde, ticaret ve ekonomi alanlarında uzun yıllar deneyim kazanmış olan Nudralı, Türkiye’nin önde gelen kurumlarında uzman, müşavir ve misafir öğretim görevlisi olarak görev almıştır.

2019-2020 yılları arasında Türkiye Ticaret Bakanlığı’nda Kıdemli Ticaret Uzmanı olarak çalışan Nudralı, 2015-2019 yılları arasında Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği’nde Ticaret Müşaviri olarak görev yapmıştır. Ayrıca, 2012-2015 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak Çin’in Ekonomik Gelişimi üzerine yüksek lisans dersleri vermiştir.

Fahriye Özlem Nudralı’nın kariyerindeki diğer önemli görevler arasında, Türkiye Ekonomi Bakanlığı , Hazine Müsteşarlığı ve Kent Koop’ta  uzman ve müşavir  pozisyonlarında çalışması, ve Pekin’de Türkiye Ekonomi Müşavirliği görevini üstlenmesi yer almaktadır.

Nudralı, İngilizce’yi akıcı bir şekilde konuşmakta olup, Fransızca (ileri), Mandarin Çincesi (orta) ve İspanyolca (orta) dillerini de bilmektedir.

Akademik ve profesyonel alanda birçok yayına imza atan Nudralı, 2009 yılında Almanya’da yayımlanan “Sun Seeking Britons In Coastal Turkey: A Case of Study of Lifestyle Migration on the Verge of the EU” adlı kitabın yazarıdır. Ayrıca çeşitli kitaplarda bölüm yazarlığı yapmış, ulusal ve uluslararası konferanslarda Türkiye’nin ekonomik ilişkileri üzerine birçok sunum gerçekleştirmiştir.

Nudralı, halihazırda TESAV (Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) ve  KIRÇEV adlı sivil toplum örgütlerinde gönüllü faaliyetlerini sürdürmektedir.

Latest from EKONOMİ

Kayıp Kökenler: Japonya’nın İlk Sakinleri Aslında Nereden Geldi
Önceki Hikaye

Kayıp Kökenler: Japonya’nın İlk Sakinleri Aslında Nereden Geldi

Kredi kartlarından savunma sanayii payı görüşmesi 2025 yılına bırakıldı
Sonraki Hikaye

Kredi kartlarından savunma sanayii payı görüşmesi 2025 yılına bırakıldı

Git

Don't Miss