Ortadoğu’da tansiyonun yeniden yükseldiği bu günlerde, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın İsrail tarafından düzenlenen bir suikastla öldürülmesi, bölgedeki dengeleri derinden sarsacak gelişmelerin kapısını araladı. Nasrallah’ın ölümü, Hizbullah ve onun bölgesel müttefikleri üzerinde derin bir etki yaratırken, gözler bir kez daha Tahran’a çevrildi. İsrail’in bu hamlesi, yalnızca Hizbullah için değil, İran için de ciddi bir sınav anlamına geliyor.
ABD’li New York Times gazetesinde yer alan bilgilere göre İran yönetimi, bu suikasta nasıl yanıt vereceği konusunda derin tartışmalar yaşıyor. Bazı muhafazakar kesimler, Tahran’ın sert ve doğrudan bir cevap vermesi gerektiğini savunurken, yeni İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan liderliğindeki ılımlı kesimler ise daha temkinli bir yaklaşım öneriyor. Bu noktada, Pezeşkiyan’ın, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun bu saldırıyla İran’ı daha büyük bir savaşa çekmeye çalıştığına inandığı belirtiliyor.
İran’ın vereceği yanıtla ilgili tartışmalar sürerken, Hizbullah, Hamas ve diğer Filistinli grupların bu suikasta karşılık vereceği düşünülüyor. İran’ın bölgedeki vekilleri olarak tanımlanan bu grupların, Tahran’ın desteğiyle İsrail’e yönelik eylemler gerçekleştirmesi bekleniyor. Bu durum, İran’ın doğrudan çatışmaya girmeden, vekil unsurlar aracılığıyla cevap verme stratejisinin bir yansıması olabilir. İran Dini Lideri Ayetullah Hamaney’in bu konudaki ölçülü tavrı, belki de tam olarak bu stratejiyi işaret ediyor.
Öte yandan, ABD, gelişmeleri yakından takip ediyor ve olası bir İran misillemesine karşı hazırlıklarını yapıyor. Joe Biden’ın Hizbullah liderinin öldürülmesini “bir adalet ölçüsü” olarak değerlendirmesi, Washington’un İsrail ile olan ilişkilerinde kritik bir dönemeçte olduğuna işaret ediyor. Ancak ABD’nin İsrail’in ardı ardına düzenlediği saldırılar hakkında detaylı bilgiye sahip olmaması ve ateşkes tekliflerinin reddedilmesi, müttefikler arasındaki iletişimde ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor.
İran’ın nasıl bir yanıt vereceği, Hizbullah ve diğer vekil grupların eylemleri, İsrail’in bir sonraki adımı ve ABD’nin bu sürece nasıl müdahil olacağı, önümüzdeki günlerde Ortadoğu’nun kaderini belirleyecek gibi görünüyor.