Cumhurbaşkanı’nın Esad’a Çağrıları
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte üç kez Beşar Esad’a çağrıda bulundu. Ancak bu çağrılar, Esad tarafından karşılık bulmadı. Cumhurbaşkanı, bu çağrıları yaparken bugünkü durumu öngörüyor muydu? O dönem Türkiye hangi riskleri görüyordu?
Rejimin ekonomisi çökmüş, kurumları işlemez hale gelmiş, halk temel ihtiyaçlara ulaşamıyordu. 10 milyondan fazla insan yerinden edilmişti. Türkiye’nin amacı, Suriye halkının birliğini ve güvenliğini sağlayan, başka ülkeler için tehdit üretmeyen bir Suriye’nin oluşmasıydı. Ancak Esad rejimi, uluslararası çözüm çabalarına sırtını döndü.
Rejimin Zayıflıkları ve Savaş Sonrası Durum
Rejim, iç savaş döneminde muhaliflerle savaşırken kendi eksikliklerini göremedi. 2016’dan itibaren çatışmalar azaldıkça, rejimin zayıflıkları daha net ortaya çıktı. Bu durum, rejim için bir toparlanma fırsatıydı ancak bu fırsat değerlendirilemedi. Esad rejimi, halkına yönelik uzlaşmaz tutumunu sürdürdü ve çözüm arayışlarını reddetti.
Türkiye, Suriye’de barışı sağlamaya yönelik çabalarını uluslararası platformlarda sürekli dile getirdi. Ancak rejimin Rusya ve İran gibi dış aktörlere bağımlılığı, karar alma mekanizmalarını kilitledi.
Astana Süreci ve Muhaliflerin İlerlemesi
Astana süreciyle birlikte, Türkiye uzun vadeli bir çözüm arayışı içinde oldu. Ancak rejim, 2016’dan itibaren güç kaybetmeye başladı. Muhalifler, Halep ve diğer bölgelerde ciddi ilerlemeler kaydetti. Bu süreçte, rejimin en büyük destekçileri olan Rusya ve İran, zamanla desteğini çekti.
Muhaliflerin kısa sürede ilerleyebilmesinin temel sebebi, rejimin zayıflığı ve uluslararası dengelerin değişmesiydi. Türkiye, Rusya ve İran ile yaptığı diplomatik görüşmelerle, muhaliflerin ilerleyişini mümkün kılacak bir ortam sağladı.
Son Aşama ve Esad’ın Çöküşü
Doha Forumu’nda yapılan kritik görüşmeler sırasında, rejimin sonunun geldiği netleşmişti. Rejim, ne uluslararası destek bulabiliyordu ne de halkına güven verebiliyordu. Türkiye, sürecin kansız bir şekilde ilerlemesi için diplomasiye ağırlık verdi.
Sonuç olarak, rejimin sona ermesinde muhaliflerin azmi, uluslararası denklemler ve Türkiye’nin kararlı diplomatik çabaları belirleyici oldu. Rusya ve İran, rejime daha fazla yatırım yapmanın anlamı olmadığını kabul etti. Bu süreçte minimum can kaybı ile ilerleme sağlanması, Türkiye’nin aktif diplomasi çabalarının bir sonucuydu.
Bu düzenlenmiş metin, konuşmanın akışını bozmadan ana fikirleri daha net bir şekilde ifade etmektedir.