Öcalan’ın Tarihî Çağrısının İçeriği
İmralı Adası’ndan Mesaj:
PKK lideri ve ömür boyu hapis cezasını İmralı’da çeken Abdullah Öcalan, 27 Şubat 2025’te örgüte silahlı mücadeleyi bırakma ve kendini feshetme çağrısı yaptı. Bu çağrı, Adalet Bakanlığı’nın izin verdiği ve üçüncü kez Öcalan’ı ziyaret eden “İmralı Heyeti” aracılığıyla kamuoyuna duyuruldu. Heyet; Demokrasi ve Emek Partisi (DEM Parti) eş başkanları, milletvekilleri, deneyimli Kürt siyasetçi ve Öcalan’ın avukatlarından oluşuyordu. Görüşme sonrası heyet, İstanbul Taksim’de düzenlenen “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” toplantısında Öcalan’ın mektubunu Kürtçe ve Türkçe olarak okudu.
Açıklamanın Tam Metni:
Öcalan, mektubunda PKK’nin tarihsel misyonunu tamamladığını belirterek, 20. yüzyılın şiddet ortamında doğan hareketin artık anlamını yitirdiğini, feshinin gerektiğini vurguladı. Kürt sorununda demokratik siyasetin önemine değinen Öcalan, örgütün silahlı mücadelesine devam etmesinin anlamı kalmadığını ifade etti. Türk ve Kürt halklarının tarihte kurduğu birlikteliğe atıf yaparak, “Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilir” dedi. Tüm kesimlere diyalog ve uzlaşı çağrısı yapan Öcalan, örgüte yönelik talebini net bir şekilde dile getirerek; “Kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim” ifadesinde bulundu. Ayrıca bu çağrıyı “tarihî sorumluluğunu üstlenerek” yaptığına vurgu yaptı ve uygun iklim oluştuğunda silah bırakma kararını ilan etti. Uygun iklimin oluşmasında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin daha önceki çağrısına, Cumhurbaşkanı’nın iradesine ve diğer partilerin olumlu yaklaşımına atıfta bulunuldu. Bahçeli, Öcalan’ın böyle bir adım atması halinde Meclis’te konuşmasına ve “örgütün lağvedildiğini haykırmasına” izin verilebileceğini, bu kararlılığın ileride “umut hakkı” (koşullu salıverilme) için zemin oluşturacağını belirtmişti. Bu açıklama, 2013’teki Nevruz mektubundan sonra en kapsamlı silah bırakma çağrısı olarak değerlendiriliyor.
Resmî Doğrulamalar ve Basında İlk Haberler
Öcalan’ın mesajı, henüz açıklama öncesinde çeşitli güvenilir kaynaklar tarafından duyuruldu. Adalet Bakanlığı’nın izin verdiği görüşme girişimi resmi makamlarca doğrulandı. Görüşme süresince, CNN Türk gibi ana akım medya kanalları, çağrının “PKK’nın silahlı mücadeleyi sürdürmesinin anlamının kalmadığı” yönündeki ifadelerini önceden aktardı. Mektup, görüşme bitiminde heyet tarafından kamuoyuna okunurken basın mensupları ve haber ajansları tarafından canlı olarak yayımlandı. Açıklama öncesinde Öcalan’ın İmralı’da çekilen son fotoğrafı da servis edilerek, mesajın Öcalan’dan geldiği konusunda resmi makamlarca teyit sağlandı. Son dakika olarak NTV gibi büyük haber kanalları tarafından “Öcalan’dan PKK’ya silah bırakma ve ‘örgütü feshedin’ çağrısı” başlığıyla aktarıldı. Anadolu Ajansı ve TRT gibi resmi kaynaklar da gelişmeyi benzer içerikle duyurarak, Öcalan’ın ifadelerini ve heyetin açıklamasını halka iletti. Tüm bu veriler, çağrının devlet bilgisi dahilinde ve doğrulanmış şekilde yapıldığını gösteriyor.
Çağrıya Gelen İlk Tepkiler
Hükümet (AK Parti) Cephesi:
İktidar, çağrıyı temkinli iyimserlikle karşıladı. AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, açıklamanın özünün “silahların bırakılması ve terör örgütünün kendini feshetmesi” olduğunu belirtti. A Haber’e yaptığı değerlendirmede, önemli olanın sonucun fiilen gerçekleşmesi olduğunu, yıllardır süren terörle mücadelenin sonucuna bakılacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı cephesi de, şiddetin tamamen bitmesinin Türkiye’nin kırmızı çizgisi olduğunu ve bu yöndeki adımların yakından takip edileceğini dile getirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli ise, Öcalan’ın PKK’yı lağvetmesi halinde bunu memnuniyetle karşılayacaklarını söyleyerek, terörün bitmesi karşılığında Öcalan’ın ceza koşullarında iyileştirme yapılabileceğine işaret etti.
Ana Muhalefet (CHP) Cephesi:
CHP, çağrıyı olumlu ancak temkinli yaklaştı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesi çağrısını “önemli” bulduklarını belirtti. Özel, Türkiye’deki tüm sorunların demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini savunduklarını, Kürt meselesinin TBMM çatısı altında şeffaf ve kapsayıcı biçimde ele alınması gerektiğini vurguladı. “barış ve demokrasi çabalarının her zaman yanındayız” diyen Özel, çağrının gereğinin yerine getirilmesini ve on binlerce cana mal olan terörün son bulmasını temenni etti. Ancak, kalıcı çözüm için somut adımların atılmasının şart olduğunu sözlerine ekledi. Diğer muhalefet partileri de silah bırakma çağrısını memnuniyetle karşılarken, sürecin şeffaf yürütülmesi ve terörün gerçekten sonlandırılması beklentilerini dile getirdi.
Kürt Siyasi Hareketi ve PKK’ya Yakın Çevreler:
Öcalan’ın mesajı, PKK’nın Türkiye dışındaki yapılarına da iletildi. PKK’nın Suriye’deki kolu olarak bilinen PYD/YPG liderleri, çağrıyı desteklediklerini açıkladı. PYD eş başkanı Salih Müslim, “Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına katılıyoruz. Siyasi bir grup olarak faaliyet göstermemize izin verilirse silah bırakacağız” diyerek, silahsızlanmanın ancak siyaset yapma imkânı tanınırsa mümkün olacağını belirtti. Müslim, örgütün merkezi kararına bağlı olarak hareket edeceklerini ifade etti. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, çağrıyı uzun zamandır beklediklerini ve olumlu karşıladıklarını dile getirdi. Abdi, Öcalan’ın barış mesajının Türkiye’ye yönelik olduğunu ve kendi bölgeleri için de barışın değerli olduğunu belirtti. Öcalan’ın kendilerine de mektup yazarak görüşlerini ilettiği bildirildi. YPG sözcüsü Siyamend Eli ise, çağrının başta Türkiye halkları olmak üzere bölgedeki tüm halkların barış içinde yaşamasına kapı aralayacağını söyleyerek, “Bu mesaj, savaşı durdurmaya dönük bir mesajdır” dedi. PKK’nın silahlı kanadı veya Avrupa’daki temsilciler henüz resmi bir açıklama yapmasa da, Öcalan’ın otoritesi nedeniyle örgüt içinde çağrının dikkatle değerlendirildiği yorumları yapılıyor. İmralı heyetinde bulunan deneyimli isimler, örgütün bu tarihî çağrıya uyacağı yönünde beklenti taşıdıklarını dile getirdi. Özellikle Van, Diyarbakır gibi bölgelerde halk arasında barış umutları canlanırken, yıllardır çatışmalardan etkilenen kesimler “artık silahların susması” dileğiyle açıklamayı memnuniyetle karşıladı.
İnsan Hakları ve Sivil Toplum:
Barış yanlısı sivil toplum temsilcileri ve insan hakları savunucuları da Öcalan’ın çıkışını destekledi. İnsan Hakları Derneği eski başkanı Akın Birdal, “Bence Öcalan artık sözünü söyledi. Önemli olan devletin ne diyeceği” diyerek bugünün tarihî bir başlangıç olabileceğini belirtti. Birdal, derhal TBMM’de ve sivil toplumda bir yol haritası çıkarılması çağrısı yaparak, somut adımlar atılması gerektiğini vurguladı. “Artık silahlar susmalı. Diyalog ve müzakere süreci başlatılmalı ve bunda samimi, güven verici olunmalı” diyen Birdal, devletin bir an önce adım atmasını, barış yanlılarının da üzerine düşeni yapacağını ifade etti. 40 yıldır çatışmaların tanığı olan insan hakları savunucuları, iç barışın inşası için ellerinden geleni yapacaklarını, bugüne gelmenin acı olduğunu ancak artık herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini dile getirdi. Benzer şekilde Türkiye Barolar Birliği, çeşitli akademisyenler ve sanatçılar da çağrı sonrası açıklamalar yaparak barış sürecine destek vermeye hazır olduklarını bildirdiler. Cumartesi Anneleri gibi çatışma mağduru yakınları, yıllardır bekledikleri barış umudunun ilk kez gerçekçi bir zemine kavuşabileceğini söyleyerek süreci yakından takip edeceklerini ifade etti.
Uluslararası Tepkiler:
Öcalan’ın çağrısı, dünya çapında da yankı buldu. Avrupa Birliği ve bölge ülkelerinden ardı ardına açıklamalar geldi. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü, gelişmeyi “memnuniyetle karşılanan tarihi bir adım” olarak niteledi. “Bugün Öcalan’ın yaptığı silah bırakma ve fesih çağrısı, Türkiye’deki Kürt meselesini diyalog ve uzlaşı temelinde barışçıl şekilde çözecek potansiyel siyasi ve kapsayıcı bir süreç için en iyi başlangıç noktasıdır” diyerek yeni bir çözüm süreci umudu dile getirildi. Almanya Dışişleri Bakanlığı, Öcalan’ın adımını “on yıllardır süren terör ve şiddet sarmalını kırmak için tarihi bir fırsat” olarak karşıladı. Alman hükümeti ise, PKK ve bağlı grupların silah bırakması çağrısını memnuniyetle karşıladığını ve bunun “şiddetin sona ermesi yönünde önemli bir ilk adım” olacağını vurguladı. Berlin, Türkiye’de kalıcı bir çözüm yolunda Kürtlerin kültürel ve demokratik haklarına saygı gösterilmesi ve TBMM’nin sürecin merkezinde yer alması gerektiğini belirtti. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani de mesajı “sıcak karşıladıklarını” belirtti ve PKK’nın çağrıya uyması yönünde seslendi. Barzani, çatışmanın bitmesinin hem Türkiye’de hem de bölgede istikrar için önemli olduğunu ifade etti. Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ofisinden de, tarafların barışçıl çözüm arayışında olmasının umut verici bulunduğu yönünde açıklama geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ise, “Türkiye’de terörün sona erdirilmesine yönelik her adımı memnuniyetle karşılarız” diyerek çağrının ruhuna destek belirtti. Avrupa’daki çeşitli siyasetçiler de, bu gelişmenin yeni bir Türk-Kürt barış süreci için dönüm noktası olabileceğini ifade etti. Bunlardan biri, “Silah bırakma şartı oluştuğuna göre şimdi top Türk hükümetinde; gerçek bir barış süreci için adım atılmalı” şeklinde yorum yaptı. Avrupalı siyasetçiler, geçmişteki çözüm sürecinden ders alarak, parlamento ve sivil toplumun sürekli sürece dahil edilmesi halinde barışın kalıcı olabileceğini vurguladı. Genel olarak uluslararası toplum, şiddetin durması ve siyasi diyaloğun başlaması yönünde güçlü destek beyan etti.
Sürecin İlerlemesi: Olası Adımlar ve Analizler
Öcalan’ın yaptığı bu tarihi çağrı, Türkiye’nin yaklaşık 40 yıldır süren çatışma sürecinde yeni bir dönemin kapısını aralayabilir. Uzmanlar ve gözlemciler, açıklamanın ardından nasıl bir yol haritası izlenebileceğini çeşitli açılardan değerlendiriyor:
PKK Cephesinde:
Öcalan’ın “kongrenizi toplayın ve karar alın” sözleri doğrultusunda, PKK’nın üst düzey karar organlarının toplanması bekleniyor. Örgütün Kandil’deki lider kadrosunun Öcalan’ın otoritesini tanıdığı bilindiğinden, yakın zamanda resmi bir açıklamayla silah bırakma ve dağılma kararını ilan etmesi olası görünüyor. Böyle bir karar, tüm bağlı grupların (Türkiye içi ve Irak-Suriye’deki unsurlar dahil) silah bırakması anlamına gelecektir. Özellikle Salih Müslim ve Mazlum Abdi gibi bağlı grupların liderleri, PKK’nın alacağı karara uyacaklarını ifade etti. Örgütün Türkiye’ye karşı eylemlerini durdurması ve kadrolarını silahsızlandırması pratikte büyük bir dönüşümü gerektirecek; on binlerce silahlı militanın sosyal hayata entegrasyonu, silahların teslimi veya depolanması gibi konular gündeme gelecektir. Bu noktada, örgüt kadrolarının akıbeti için devletin atacağı adımlar kritik önem taşıyor.
Hükümet ve Devlet Adımları:
Öcalan’ın çağrısının fiili sonuca ulaşabilmesi için devletin de bazı adımlar atması gerekebilir. Öncelikle, terörle mücadele operasyonlarının durdurulması veya azaltılması, karşılıklı güven ortamı için önemli görülüyor. Hükümet kanadı, “sonuca bakarız” diyerek önceliğin PKK’nın somut adım atmasına bağlı olduğunu ifade etti. Bununla birlikte, eşzamanlı güven artırıcı adımlar – Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi ve ileride “umut hakkı” düzenlemesi gibi – gündeme gelebilir. MHP liderinin de sözleri, devlet içindeki bazı kesimlerin Öcalan’ı PKK’yı bitirme konusunda teşvik ettiğini gösteriyor. Ayrıca, TBMM’de yeni bir çözüm süreci komisyonu kurulması veya geçmişteki çözüm girişimlerinin tekrarı için siyasi bir yol haritası oluşturulması öneriliyor. CHP lideri Özel’in vurguladığı gibi, Kürt meselesinin Meclis çatısı altında şeffaf biçimde ele alınması sürecin kapsayıcı bir barış süreci için önemli adımlar arasında yer alabilir.
Demokratik Reformlar ve Kürt Hakları:
Silahların susması tek başına kalıcı barış için yeterli görülmüyor. Öcalan’ın mektubunda ve uluslararası tepkilerde, Kürtlerin demokratik hakları ile kültürel taleplerinin karşılanması gerektiği vurgulandı. Alman hükümeti, barış yolunda Türkiye’deki Kürtlerin kültürel ve dilsel haklarının güvence altına alınmasının önemine değindi. Bu kapsamda, anadilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve ifade özgürlüğünün genişletilmesi gibi konular gündeme gelebilir. Türkiye içindeki gözlemciler, iç barışın sağlanması için demokratikleşme adımlarının şart olduğunu ifade ediyor. CHP lideri Özel, kalıcı çözümün demokratik düzende, hukukun üstünlüğü ve adaletle mümkün olacağını vurguladı. Sürecin ilerlemesiyle, hükümetin yeni bir demokratik reform paketi hazırlayarak Kürt vatandaşların hak taleplerine yönelik iyileştirmeler yapması bekleniyor.
Bölgesel Yansımalar:
PKK’nın silah bırakması, Türkiye’nin yıllardır operasyon düzenlediği Irak’ın kuzeyi ve Suriye’nin kuzeyindeki çatışma sahalarını da doğrudan etkileyecek. Eğer PKK, Türkiye’ye karşı eylemleri durdurup dağılma kararı alırsa, Irak’taki Kandil kampı ve Suriye’deki YPG’nin mevcudiyeti yeni bir statü kazanabilir. Irak Kürt yönetiminin de çağrıyı olumlu karşıladığı ve çatışmasızlık istediği belirtiliyor. Bu durumda, PKK mensuplarının Irak Kürt bölgesinde sivil hayata geçişi veya başka ülkelere gitmesi gündeme gelebilir. Suriye’de ise YPG/SDG’nin Türkiye ile çatışmasının sona ermesi ve yerel barış sürecinin hızlanması umut ediliyor. Suriye Kürtlerinin de siyasi çözüme açık olduğu yönündeki ifadeler, bölgede güvenlik ve istikrar açısından olumlu beklentiler oluşturuyor.
Zorluklar ve Temkinli Yaklaşımlar:
Çağrı büyük bir umut dalgası yaratsa da, analistler sürecin önünde ciddi zorluklar olduğuna dikkat çekiyor. Öncelikle, PKK’nın gerçekten kendini feshedip feshetmeyeceği ve örgüt içindeki farklı kanatların bu karara uyup uymayacağı belirsizdir. Geçmiş barış girişimlerinde, bazı unsurların koparak farklı isimler altında şiddete devam etme riski olduğu vurgulanıyor. Silah bırakılması halinde bile devletin provokasyonlara karşı dikkatli olması gerekecek. Ayrıca, 2013-2015 çözüm sürecinde yaşanan güvensizlik ortamının yeniden oluşmaması için, sürecin daha şeffaf ve toplumsal mutabakata dayalı yürütülmesi gerekliliği öne çıkıyor. Özellikle CHP gibi muhalefet partilerinin sürece dahil olması ve TBMM’nin merkezi rol oynaması, sürecin başarılı olabilmesi için önemli faktörler arasında yer alıyor. Kamuoyu desteğinin sağlanması, terör saldırılarında mağdur olanların hassasiyetlerinin göz önünde bulundurulması ve şehit aileleri ile gazilerin rızasının aranması da sürecin başarısı açısından kritik önem taşıyor.
Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yaptığı silah bırakma çağrısı, hem iç politikada hem de uluslararası düzeyde geniş yankı buldu. Resmî makamlarca doğrulanan çağrı, PKK’nın tarihsel misyonunun tamamlandığı ve yerini demokratik mücadeleye bırakması gerektiği yönünde net ifadeler içeriyor. İktidardan muhalefete, Kürt hareketinden uluslararası topluma kadar pek çok kesim, bu adımı tarihî bir dönüm noktası olarak değerlendiriyor. Şimdi, başta PKK yönetimi olmak üzere ilgili tüm aktörlerin atacağı adımların süreci nasıl şekillendireceği yakından takip edilecek. Eğer sözler eyleme dönüşür ve silahlar gerçekten susarsa, kırk yılı aşkın kanlı çatışma süreci yerini diyalog ve barış içinde bir arada yaşama çabasına bırakabilir. Bu zorlu yolun başarıya ulaşabilmesi için, tüm tarafların samimi, kararlı ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor.