Trump İran’ı Kandırdı, İsrail Oyuna mı Geldi?

Trump İran’ı Kandırdı, İsrail Oyuna mı Geldi?

Ortadoğu’da yeniden kurulan denklemler, artık sadece Tahran ile Tel Aviv arasında değil. Asıl masa Washington’da ve Trump bu masada herkesi kullanıyor olabilir.
Haziran 15, 2025
konu yorum

Trump’ın diplomatik manevraları Ortadoğu’da yeni bir kriz mi doğurdu? İran ve İsrail’in karşı karşıya geldiği bu süreçte asıl kazanan kim? Detaylı analiz…

İran ve İsrail arasında tırmanan gerilim, artık basit bir füze alışverişinden ibaret değil. Bu sefer işler daha büyük, daha derin ve daha karmaşık. Çünkü bu kez sahnede sadece askeri misillemeler değil, küresel aktörlerin ustaca kurduğu tuzaklar da var. Ve bu tuzağın başında da ’ın olduğu öne sürülüyor.

Tahran’a ve diğer kentlere düzenlenen saldırıların ardından İran’ın verdiği karşılık, bölgesel güç dengelerini yerinden oynattı. Ancak asıl dikkat çekici olan, İran’ın bu sürece “hazırlıksız yakalandığı” iddiası değil, aksine bu hazırlıksızlığın ardındaki diplomatik manipülasyon.

İddiaya göre, İran bir süredir ABD ile Umman üzerinden yürütülen gizli bir diplomatik sürece odaklanmıştı. Trump’ın verdiği “İsrail bu süre zarfında saldırı yapmayacak” garantisi, İran’ı beklemeye itti. Ancak toplantı günü yaklaşırken füze sesleri yükseldi. Bu, yalnızca İran’a değil, aynı zamanda İsrail’e karşı da kurulmuş bir tuzak olabilir.

Peki bu nasıl mümkün? Şöyle: Trump, görünüşte İsrail’in müttefiki gibi dursa da, hem İran’ı hem de İsrail’i aynı anda sıkıştırarak kendisine müzakere masasında alan açmaya çalışıyor olabilir. Bu stratejinin özü şu: Hem İsrail’i hem İran’ı çatıştırarak iki tarafı da yıpratmak, ardından da “çözümün tek adresi benim” diyerek arabuluculuğu yeniden ele almak.

Saldırıların ardından ABD’nin “İsrail’e destek vereceğiz” açıklamaları da sahada pek bir karşılık bulmadı. İsrail topraklarına ulaşan füzeler, ABD’nin koruma kalkanının ne kadar delik deşik olduğunu gösterdi. Bu da, Tel Aviv’deki bazı çevrelerde “Trump bizi yalnız bıraktı” şüphelerini artırdı.

İran tarafında ise farklı bir hava esiyor. Rejim karşıtı kitlenin, “Bu bizim savaşımız değil” söyleminden, rejime yakın kesimlerin “İran devleti var oldukça bu mücadele devam eder” çizgisine kadar geniş bir spektrum var. Ancak dikkat çekici olan, İran yönetiminin bu saldırılar sonrası özellikle kararsız kitleyi tekrar yanına çekmeyi başarmış olması. Halkın sokaklarda kutlamalar yapması, sadece bir askeri başarı değil; aynı zamanda iç meşruiyetin yeniden inşası anlamına da geliyor.

Görünen o ki bu çatışma, İran ile İsrail’in ötesine geçmiş durumda. Asıl denklem, ABD’nin yeni stratejisi üzerinden şekilleniyor. Trump, ekonomik vaatlerini ve seçim hedeflerini gerçekleştirebilmek için bölgede kontrollü bir kriz ortamı yaratıyor. 3,5 trilyon dolarlık Arap yatırımını, savaş ortamında gerçekleştirmesi mümkün değil. Bu nedenle krizi büyütmeden yönetmeye çalışıyor; fakat bunun bedelini bölge ülkeleri ödüyor.

Sonuç olarak, İsrail ve İran sahada birbirlerine saldırırken, aslında daha büyük bir oyunun piyonları hâline geliyor olabilirler. Bu oyunun gerçek kazananı kim olacak bilinmez; ancak Trump’ın masayı kurarken tüm taşları oynattığı artık netleşiyor. Soru şu: Bu oyunda kim figüran, kim başrol?

Latest from DÜNYA

İsrail-İran Savaşı Başladı: Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler ve Küresel Kriz Riski
Önceki Hikaye

İsrail-İran Savaşı Başladı: Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler ve Küresel Kriz Riski

İran’da Rejim Değişikliğinin Kapısı mı Aralanıyor? İsrail ve Amerika Ne Hedefliyor?
Sonraki Hikaye

İran’da Rejim Değişikliğinin Kapısı mı Aralanıyor? İsrail ve Amerika Ne Hedefliyor?

Git

Don't Miss